Siyaset bilimci Maurice Duverger 1960'larda "seçilmiş krallar" başlığı ile yazdığı kitapta, yaptığı değerlendirmelerinde- demokrasinin bugünlerini öngörmüş...
Sandık, sandık diye diye iktidar kovalayanlar, seçildikten sonra sandığa bazen "çöp kutusu" muamelesi yapıyorlar, ama her zaman munis kalmasını bekledikleri "metresleri "gibi davranıyorlar!!..
Halbuki seçim sandığı, içinden ne çıkacağının hiç garantisi olamayan bir "Pandora Kutusu", her zaman sürprizlere gebe bir halde, babası demokrasi olan çocuklar doğurabiliyor.
Son zamanlarda, Duverger'in kehaneti doğru çıkmaya başladı, seçilmişler; kendilerini Kral zannetmeye başladı, narsistik kişilik bozuklukları da demokrasinin bir yan ürünü gibi zuhur etmeye başladı..
Son örnek, Trump adlı karton kişilik..
Dünya siyasetinden bihaber bir yapsatçı olarak, her yere çomak sokmuş, güce dayalı bir şımarıklıkla diplomasinin nezaketini tarumar etmiş, Türkiye devlet başkanına hakaretamiz mektuplar yazmış, ergen tweetleri ile tehditler yapmış, ülke içindeki yargısal faaliyetleri etkilemeye çalışmış, velhasıl meydanı boş bulmuş bir şımarık olarak, çizmeyi defalarca aşmıştı. İşin hazin tarafı, ne yazık ki, ağzının payını alamamış, yaptıkları, yazdıkları yanına kar kalmıştı..
Seçimleri kaybettikten sonra halâ; Abd gibi dünyanın en nevi şahsına mahsus, kuralları sabitlenmiş, yoruma kapalı demokrasisinde bile, kaybetmeyi kabullenmiyor, devir teslime katılmayacağının işaretlerini veriyor, çocuk gibi mızıkçılık yapıyor, yandaş görünümlü silahlı başıbozukları kalkışmaya zorluyor...
Tartışmaya kapalı "seçilmiş ikinci" seçmen sayılarındaki farka rağmen, halâ itiraz hilelerinden medet umuyor....
Abd 'de sistem, bu tuhaf adama haddini bildirecek yeterlilikte, on eski milli savunma bakanı, -aralarında beraber çalıştıkları da var- "saçmalamayı bırak" mealinde ikazda bulundu..
Belarusta geçenlerde yapılan son seçimlerde benzer bir deney yaşadı, 26 yıldır despotik bir iktidar süren Başkan, hile ile kazandığı seçimleri zorla gasp etmeye devam etti, mazereti tüyler ürpertici, "biraz fazla oldu ama, bırakırsam, sadece yakınlarıma değil taraftarlarıma da eziyet ederler" dedi....
Bu kadar yıl sonra, nasıl bir iktidar hüküm sürdürdüyse- sadece korku ve kin biriktirmiş, "bırakırsam "perişan olurum " endişesinde....
Son mahalli seçimlerde de, Cumhurbaşkanı yanıltıldı, seçimler iptal edildi, sonrasında , "kayıp" hezimetle geldi, YSK ağır itibar kaybına uğradı..
Bir siyasetçinin, seçimin iptali için ileri sürdüğü " hiçbir bir şey olmamış ise, kesinlikle bir şeyler oldu, " vecizesi, dünya seçim literatürünün en tepesine yerleşti.
Demokrasinin cilvesi ile sandıktan çıkmış, aynı zihniyette olan seçilmiş başka krallık heveslilerinin varlığı da biliniyor...
Önümüzdeki dönem, kovit 19, iklim krizleri, "ekonomik çöküntüler" gibi katastrofik endişelerin yanında "seçilmiş krallar" da gündemi işgal edeceğe benziyor..






Kenan Hayırlı