AKP Genel Başkanı, gurup toplantısında Meral Akşener'e, ahde vefa hatırlatması yapmış ve Rize'de yaptığı muhtelif ziyaretlerde,-kendisine yapılan protestolara gönderme yaparak- " "bunlar daha iyi günleriniz" ikazında bulunmuş..
Bir muhalefet parti liderinin yurt gezisine çıkmasının "ahde vefa" ile ne ilgisi olabilir ??!!..
AKP genel Başkanı, -Cumhurbaşkanı sıfatını kullanarak-, herhangi bir siyasetçinin gideceği yerleri belirleme hakkına sahip midir ??!!
Sualleri çoğaltmak mümkün ama daha vahim olan, kullanılan dilin "tehdit" niteliği.
Akşener'e, fiziki ve sözlü saldırı teşebbüsü, nahoş bir sonuca ulaşmadı, partililer, Akşener'i saldırılara karşı korudular..
Kısa bir süre önce bir şehit cenazesinde, Ana Muhalefet lideri, inek hırsızlığından sabıkalı biri tarafından fiziki saldırıya uğradı ve bir eve sığınarak linç olmaktan kurtuldu...
Akp genel başkanının bugün kullandığı dile bakınca, Çubuk saldırısı hakkında da tereddütler artıyor..
Sivil, asker güvenlik bürokrasisi tepe yöneticilerinin bir arada olduğu bir zeminde ana muhalefet liderinin yumruklanması ve güvenlik güçlerinin olayı seyretmesinin, bugünlerde yaşananların/yaşanacakların adeta bir fragmanı olduğu anlaşılıyor..
Bu ülkede, muhalefet partilerinin siyaset yapacağı fiziki zeminlerin iktidarca belirlenme çabası, mevcut rejimin tarifi üzerine güçlü kuşkular doğurma istidadı taşıyor..
Muhalif siyasetçilerin fiziki varlıklarının akibeti hakkında ve de "iyi günler" "kötü günler" konusunda, "takdir hakkı" geçici iktidarların değil, ilahi kaderindir ..
Ana muhalefet liderinin iktidar ortağı tarafından kollanan ve özel olarak affedilmiş bir mahkum/suçlu tarafından çirkin bir üslupla tehdit edilmesi cüretinin ardından, Akp Genel Başkanın ; "iyi gün /kötü gün" üzerinden bir başka muhalif siyasetçi hakkında, dolaylı tehdit dili kullanması, hem TCK uygulaması bakımından suç unsuru taşımakta, hem de Demokrasi'nin siyasi etiğine uygun düşmemektedir.



Bahriye Konuk