Dava dosyasına göre; Tarikat şeyhi olarak geçinen bir ipsiz/kuşaksız kendi öz kızını -bebek yaşında- koca bir erkeğin kucağına vermiş..
Bu olaydaki patoloji, dünyadaki bütün ruh doktorlarının bir araya gelse çözemeyeciği bir hastalığa işaret ediyor..
Hem baba hem de "saçını tarayarak" komşusuna öz kızını gönderen (nezaketen böyle yazıyoruz, bu tavrın halk arasında bir tanımı var...!!) anne, dünya kurulalı beri, en üst seviyede bir vicdan fukaralığının sahipleri!!..
Olayın ortaya çıkması, gerçekten , Allahın bir lütfu olarak gözüküyor..
Tam da, iktidar tarafından, ailenin korunması başlığı altında bir anayasa değişikliğinin meclise indirildiği zamanda, Türkiye ağır bir sapkınlığın tanığı oluyor..
Çocuklar, telli duvaklı elbiseler giydirilerek, cühela ergenlerin sapık arzularına ram edilirken, muhteremler anayasa değişikliği ile aileyi korumaya çalışıyorlar...!!
Niyetlerinin aileyi korumak olmadığı bu ve henüz ortaya çıkarılmamış benzeri olaylar ile daha net ortaya çıkacak, durum onu gösteriyor. T.C. Adliyesine sığınan, küçük bir kız çocuğu, yaşadıklarını cesaretle ortaya koyup hesap sorarken, göğe yükselen bu çığlık, inşallah diğer nice mağduru da cesaretlendirecek..
Bu sessiz feryadı kalplerinde hissedenler, hala sanki normal bir düzen varmış gibi, bazı yerlerin tepkilerine bel bağlamış gözüküyorlar..
Diyanet lanetlese ne olur, muktedirler, esip gürlese ne olur?..!!
Mahkeme iddianameyi kabul etmiş, 22 Mayıs 2023'e gün vermiş, böyle hayati bir davada acele yargılama usulü ile, içtihat üretmek yerine, işi beşer hafızasına havale etmiş...
HSK, takipsizlik kararı veren savcı hakkında işlem başlatmış, uzatmaya , ekşi hamur gibi zamana yaymaya gerek yok, ne yapacaklarsa, kestirmeden yapsınlar..
Kızın dosyası ortada, iki satır bir karar ile mazlumların/mağdurların , bundan sonraki hak aramalarına ışıldak tutabilirler...
Burada iktidara da sormak lazım, ellerinde fener, eşcinsel beraberlikleri bahanesi ile LGBT ahalisinden korumaya çalışılan ailenin, bu durumu hakkında söyleyecek bir sözleri var mı...??
Aileye zarar verecek eylemlerden aileyi korumak öncelikle ana babanın görevi.
Aileden önce, çocuk yaşta gelin edilen, dini eğitim için teslim edildikleri yerlerde -tecavüze uğrayan - çocukları korumak ; devletin daha öncelikli görevi değil mi...??
Yoksa, çocuk/bebek gelinlerin, oyuncak bebeklerle oynayacakları çağda, bir takım tuhaf ilişkiler gereği, kelle kulak yerinde hırtlara teslim edilmesi ile mi aile korunacak..??!!!!
İktidarın küçük ortağı hızını alamamış, tıbbi zorunluluk olmaması halinde cinsiyet değişikliğinin yasaklanması- hususunda kanun teklifi vermiş...
Ne yazık ki, kestiren, taktıran yetişkinlerle uğraşırken çocuklar ziyan oluyor ..!!



Kader Korkusuz