AYM, baskıları kabul etmedi ve Başkan seçimini kendi özgür iradesi ile yaptı..
Son zamanalarda, AYM üyeleri seçiminde "yüksek yargıç" liyakati dışındaki ölçütler etkin olmaya başladı.
Kısa süreli memuriyetleri atlama tahtası yapıp seçilen üyeler, parti ile organik bağı olan hukukçular , aktif siyasiler, bilinen örnekler...!!
Son olarak, tartışmalı davalarda "hukuk dışı müdahale" iddialarına muhatap ,İstanbul Adliyesinden bir savcı, önce Yargıtaya atandı, ve koskoca Yargıtay bir trambolin gibi kullanılıp, 4 gün içinde "zıplatılarak" AYM çatısına paraşütle indirildi..
Ara konak olarak kullanılan Yargıtay'da bir dosya ile dahi teşerrüf etmeden AYM üyeliğine "aday" yapıldı, ve anlı şanlı Yargıtay üyeleri de," bu arkadaş buraya yanlışlıkla gelmiş yeri daha yukarısıdır" diyerek, bu adaylığı destekleyip, seçilmesi için Cumhurbaşkanının tensiplerine arzettiler..
Koskaca Yargıtayda, bir kişi de ," hop hemşerim burası yol geçen hanımıdır ki, bu arkadaş ateş alıp AYM ne dikey geçiş yapıyor" demedi..!!
Yargıtay atanması, oradan ters perende ile AYM'ne geçiş, sanki bir emir komuta zinciri içinde oldu..
Yargı vesayeti "Juristokrasi" diye diye yeri göğü inleten ileri demokratların haricinde, bu tasarruflar silsilesi, halkın yargıya olan güveni üzerinde var olan gölgeleri arttırdı..
Anlaşıldı ki, bu değerli hukukçu, dünya yüksek yargı tarihinde en kestirmeden ulaşılan " Başkanlık" pozisyonu için hazırlanmış...
Başkanlık süresi dolan üye yerine Başkan" adayı yapılarak, "vüslata erme" istendi, ama, yeterli oyu alamadı..
AYM üyeleri de, herhalde, diğer yüksek yargı üyeleri gibi, Cumhurbaşkanına derin bir saygı duyuyorlar, aralarında takdiren seçtikleri çoğunlukta..
Cumhurbaşkanlığı ve Adalet Bakanlığı cenahından eski savcının adaylığının daha ehven olabileceğine dair telkinler yapıldığı da iddia ediliyor..
Mhp, ağır topları da varlığını dahi fuzuli buldukları AYM'nin mevcut ve yeniden seçilen Başkanı'nın yorulmuş olduğu kanaatini izhar ederek, seçimlere digital ortamda müdahil oldular...
Kendi açılarından haklılar, gündem yoğun ve kritik davalar derdest vaziyette..
Başkan, mahkeme gündemini tayin ediyor, süreci belirleme iradesine sahip...
2008 yılında, Akp 'ne açılan kapatma davasında , "laiklik karşıtı faaliyetlerin odağı "olduğu kabulüne rağmen, o zaman Başkan olan Haşim Kılıç'ın oyu ile kapatılma kararı yerine, -hazine yardımı kısıntısı kararına varılmıştı. ( 6 üye kapatılması 5 üye kapatılmaması yönünde, hazine yardımının kesilmesi hakkındaki oylamada ise;11 üyenin 10'u yardımın kesilmesi yönünde oy kullanmıştı)
HDP'nin kapatılması talebi ile açılan davada, son savunma safhasına gelindi, hazine yardımına tedbir konuldu, bugün Başkan seçiminde olduğu gibi 8 oy ile karar verildi, 7 üye, tedbir kararına iştirak etmedi..
AYM oylamalarında 1 üyenin oyu tarihi önemde ağırlığa sahip...
HDP, seçim sonucunu etkileyecek oy oranına sahip ve seçmeni "mühürü" aynı yere vurabiliyor....
Seçime katılması veya katılamamasının doğuracağı sonuçları kestirmek kolay değil..
AYM, seçim arefesinde tarihi bir karar verecek..
"Başkan" seçiminde," Kayyum" atanması benzeri olabilecek bir "Başkan"a direndi .
Mahkemenin önündeki "Adalet Tanrıçası" THEMİS'in gözü açık heykelinin, -aslı gibi- gözlerinin her türlü etkiye kapanması zamanıdır....




Kazım Kara