Kılıçdaroğlu, "adalet yürüyüşü" ile başlattığı, "Demokrasi" hamlesini gün be gün, zenginleştirerek, hedefe yürüyor.
Sonuç ne olursa olsun, ilk defa bir siyasetçi ki, ülkenin siyaset hastalığı olarak -"dezavantajlı" sayılabilecek bir guruba mensup kabul edilebilir,- büyük bir helalleşme yolculuğu yapıyor.
Diyanete de hakim zihniyetin çaprazından ve de, yakın tarihin dışlanmış bir küçük şehrinden başlayan hayat yolculuğunda, Cumhuriyet değerleri ile bütünleşmiş bir siyasi profili ile, neredeyse yüzyıla yayılmış bir gerilimi sona erdirme ve herkesi hep birlikte bir arada- bütün farklılıkları ile- ortakı bir gelecek kurmaya çağırıyor..
Cumhuriyetin ikinci yüzyılına, kurucu değerlerin başında gelen , "kaynaşmış, imtiyazsız" bir millet halinde girmenin düşünü gerçeğe çevirmeye çalışıyor.
Seçim şarkısındaki "bahar " mottosu , sanki Cumhuriyetin ikinci Baharına dair bir hayal gibi...
Tarihin en büyük imparatorluklarından birinin enkazından, döneminin en modern Cumhuriyetini kuranların ,-belki de yarım kalmış hayallerinin üzerinde, dünyanın en netameli coğrafyasında - bir ütopyayı gerçek yapma yolunda.
Hali, tavrı, muvafık, muhalif herkese yaklaşımı ile, hac yolundaki bir karınca gibi, "varamazsam yolunda ölürüm " dervişliğinde...
Ayağına taş değdirme yarışında olanlar, canınına kast edenler, haram yalılarda sinsi planlar yapanlara karşı, "çalınmışları, geri alıp halka vereceğim" iddiasından da vazgeçmiyor..
Bu büyük yolculukta, yanında duranlar ve inanmışlar haricinde, "her şey" sadece bir teferruat hükmündedir....

Neveser Gündeş