Stefan Zweig, "İnsanlığın Yıldızının Parladığı anlar" adlı, denemelerinde , - dönemlerini i kuşatan sert koşulları kıran- , mücadele insanlarını anlatır..
Zweige göre; yaşadıkları anları değerlendirebilenlerin yıldızları parlar, tarihe not düşerler..
Türkiye uzun zamandır, sosyolojisini zorlayan, açık otoriterliğe dönük bir rejim sarmalının içinde.
Mutlak iktidar kullanan ve giderek sertleşen bir ittifak kendisi gibi düşünmeyenler üzerindeki baskıyı arttırıyor.
Dozu artan bir tehdit dili Devlete ve iltisaklı organlara hakim..
En son, naklen yayın yapan TV kanallarına, "yayını kesme" , aksi halde lisans iptali müeyyidesi uygulanacağı, ilgili kurul tarafından-yayın esnasında - tebliğ edildi.
Yetkileri sınırlı bir düzenleyici kurul, hak arayan yüzbinleri ile ilgili yayın yapan Tv'lere "gerekçesiz" müdahale etme cüreti gösterdi.
İtaat/biat kültüründen beslenenler, uzun zamandır herhangi bir "itiraz " la karşılaşmadılar,
Bu, sürekli olarak el arttırma cüreti verdi, kendi mahallelerindeki konforu fazla ciddiye almış gözüküyorlar..
Yurttaş sorumluluğu ile davranmak , her türlü baskıya boyun eğmeyi içermez..
Uysal "koyun" olmamak sadece dönem muktedirlerinin tekelinde olan bir durum değildir..
Hedef, Devleti kullanarak, bu taraftakilere maraba muamelesi yapmak ise "hesap" Bağdata kadar gitmez , İstanbul'dan döner..!!
Cin şişeden çıkar, mülayim bir genç muamelesini yapmaya kalktığınız, Chp Genel Başkanı, seçim olmamasına rağmen sandığı kurar, millet de gelir, 15 milyon oyu, hem de mühürlü oy pusulaları!!! ile sandığa atar.
Ellerinde, Demokrasi'den kala kala bir sandık kalmıştı, o da yüksek sesle "itiraz" etmeye başladı..












Murat Yalnız