booked.net
 
 

 

Damat

 Ahmet Necdet Sezer "Susma hakkı" nı mı kullanıyor!! - 21/04/2025





Sevim Çalışkan
E-Posta
Anayasa Mahkemesi'nin 14. Başkanı,
AYM Başkanlığı sürecinde Merhum Demirel'in Cumhurbaşkanlığı'nın süresi doldu, zamanın Koalisyon hükümeti kendisini 10.Cumhurbaşkanı olarak aday gösterdi, TBMM de seçti.
Yüksek yargı'nın temayüz etmiş ve yargıç etiğine sıkı sıkıya bağlı , adeta taviz vermez örneklerinden biri, bir diğer örnek Yargıç da Yargıtay Onursal Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk.
Akademik çalışmalarını sürdürüyor, aralarında "Toplumsal Savunma İlkeleri" gibi önemli bir tercüme eseri de dahil olmak üzere çeşitli yayınları var.
Ahmet Necdet Sezer, Cumhurbaşkanlığı sonrası, emeklilik hayatını yaşıyor, arada bazı siyasiler kendisini ziyaret ediyor, suya sabuna dokunmayan beyanlar ile iktifa ediyor.
Halbuki, Türkiye siyaseti son derece önemli anayasal sorunlar ile adeta boğuşuyor, bir zamanlar başkanı olduğu AYM kararları yok hükmünde sayılıyor, Anayasanın sarih hükmüne rağmen, siyaset kurumu, kararlarını nazara almıyor.
AYM kararına rağmen, Yargıtay'da bir ceza dairesi, seçilmiş bir milletvekilinin, mazbatasına avcı tezkeresi kadar değer atfetmeden, hapiste tutulması hususunda fonksiyon gaspı yapıyor, hızını alamıyor, karar lehine oy kullanan AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunuyor.
Yargısal anlamda İçtihat farklılıkları olabilir ama, görev alanları bağımsız iki yüksek yargı organı arasında içtihat tahakkümü üzerine bir çatışma yaşanması, içtihat kavramının bizatihi kendisine aykırı..
Seçilme Hakkı temel bir insan hakkı, YSK tarafından onaylanmış seçilme hakkını "derdest bir yargılama "bakımından, adeta iptal etmek , yarın ders kitaplarında okutulur, ama mizahi yönüyle emsal olarak !! ..
Böyle sorunlar ortaya çıktığında , hem AYM Başkanlığı hem de Cumhurbaşkanlığı yapmış bir hukukçunun yol gösterici olarak tarihe not düşme sorumluluğu var.
Ayrıca kendisinin siyaset kurumunun tasarruflarının Anayasaya uygunluğu, bakımından hassasiyeti biliniyor.
Kendisini seçen Koalisyon hükümetinin Başbakanının önüne Anayasa fırlatması ile Türkiyede siyasetin yönü değişmiş ve bugünlere doğru gelen yolların köşe taşları döşenmişti..
İmamoğlu'nun diplomasının iptali ve tutuklanmasının Türkiye'ye maliyeti ile sayın Sezer'in Başbakana Anayasa fırlatmasının Türkiye!'ye maliyeti arasında ciddi paralellikler vardır.
YSK 2.5 milyon mühürsüz oyu geçerli saydı, Anayasal düzeni ihlal etti, Türkiye de rejim değişti.
Yüksek Yargı artık Külliyede toplanıyor, yürütmenin tek temsilcisi Cumhurbaşkanının önüne, değil Anayasa atmak, nerdeyse Külliyedeki bir hukuk" ulemasının" direktifleri ile sisteme ayar veriliyor..
Yüksek Anayasa hassasiyeti ile tanınan Ahmet Necdet Sezer den bu konularda, Bülent Arınç kadar bile bir ses duyulmuyor..
Hukukun vicdanı olmak sorumluluğundan ziyade , kendisini sevenler, ne kadar doğru bir insan olduğu anlatıyorlar, dürüstlük zaten olması gereken bir insan vasfıdır.
Ama bu ülkenin en yüksek mevkilerinde bulunmuş bir kişinin Hukuk adına söyleyecekleri olmalıdır..
Cumhurbaşkanlığı sürecinde Anayasayı gözetmek zaten görevi gereğidir, ama bugünlerde konuşmak, geçmişinin kendisine yüklediği yurttaş sorumluluğudur.
Ecevit gibi hem zarif hem de hukuksuzlukla hiç yan yana gelemiyecek bir Başbakanın önüne Anayasa fırlatmak ucuz hukukçuluktur.
Konuşulması gereken yerlerde konuşmamak ise, cesaret meselesinin ötesinde, ne yazık ki, "susma hakkını kullanmak!!!"gibidir.!





Sevim Çalışkan


YORUM YAPIN SÖZ SİZDE!

Adınız (Yorumda görünecek) :
Başlık :
Yorumunuz :
Güvenlik Kodu :    
 



Bu köşenin diğer yazıları;




AnasayfaAnasayfa Köşe YazarlarıKöşe Yazarları Bize UlaşınBize Ulaşın RssRss
Maxiva


Nettehaber'i Twitter'da kişi takip ediyor.