Cizre'de sokağa çıkma yasağı günlerdir devam ediyor.Gelen bilgilere göre, özel kuvvetler ile ilçeye konuşlanmış terör örgütü çatışma halinde.. Diyarbakır Barosu'nun yaptığı çağrıya göre, kamusal düzen tümüyle çökmüş durumda, çatışmada yaralanan sivillere sağlık müdahalesi yapılmıyor, kan kaybından can ve organ kayıpları yaşanıyor.. Bu durum, tipik bir kent savaşına işaret ediyor.. Cenaze definleri beyaz bayrak çekilerek , ancak ,yapılabiliyor.. gıda sıkıntısı bir tarafa salgın hastalık riski mevcut.. Cizre,terör örgütünün kent savaşı hazırlıklarını yaptığı bir laboratuvar gibi, 90 'lı yıllarda da faili meçhullerin, ( örgütün içinde de olanlar dahil) en çok cizre ve şırnak civarında olduğu biliniyor..
Son dönemlerde, Musul Sincar bölgesinde işid ile yapılan çatışmalarda çok sayıda Cizre'li vatandaş'ın hayatını kaybettiği, bugün çatışmaların yoğunlukta olduğu söylenen Sur mahallesinde Hüda-par'ın üyelerinin bulunduğu iddiaları, meselenin boyutlarını ve çatışma potansiyelinin genişliği hakkında bir fikir veriyor..
Cizre, örgütün kendini devlet yerine ikame etme alanı olarak çatışmaların merkezinde..
Suriye, Irak'ta değişen ve sürekli değişmekte olan dengeler, 90 'lı yıllardan bu yana en hassas alan olan Cizre'yi, kırdan kente indirilmeye çalışan çatışmanın ( Kandil'e göre devrimci halk savaşının) başlangıç noktası olarak ortaya çıkarmış görünüyor..
Diyarbakır Barosu'nun kaygılarını içere çağrı sivil halkın durumunu gözler önüne sermesi bakımından hayati önemde, güvenlik güçleri de, terörün değişen konseptine karşı ( meskun mahalleri hareketlendirmek ve halkı kışkırtmak) yeni bir mücadele stratejisi geliştirmek ve bu esnada sivil halkı çatışmadan tecrit etmek,zarar görmesini asgari planda tutmak gibi ikili ve son derece ağır bir yükümlülükle karşı karşıya..Güvenlik güçleri üzerinden ilkel iktidar hesapları yapmış olanlar, ne kadar vicdansız bir tahribata neden olduklarını ve bu kurumların ne kadar hayati önemde olduklarını bu vesile ile bir kere daha düşünme imkanı bulurlar herhalde..


Hasip Kelekçi