Yargıtay'ın terör örgütü olarak kabul ettiği radikal islamcı bir hizip, şeriat istemiş ve hilafeti kaldıranları da kafir olarak nitelemiş.

Toplantının amacının "hilafet" ilanı olduğu da ifade edilmiş.
TBMM yakın bir salonda yapılan toplantıda, TBMM'ne atıfta bulunarak, Hilafet'in kaldırıldığı yer nitelemesi yapılmış.

Hilafet'in, yeniden ihyası ile egemenliği kayıtsız şartsız şeriata teslim edileceği ileri sürülmüş.

Mevcut yönetime, "üzerine islam elbisesi giydirilmiş demokrasi" yakıştırması da var.

Şeriat talebinin, hilafete evrilmiş olması, yeni bir tartışma zeminine işaret ediyor. İmparatorluğun son döneminde, Hilafet, manevi ağırlığı öne çıkan, siyasi gücü tartışmalı bir kurum haline geldi. Arap aleminde de gereken saygıyı gördüğü söylenemez.

Hilafetin ilgasına dair kanunun birinci maddesine göre, Hilafet, Hükümet ve Cumhuriyet mana ve mefhumunda -esasen mündemiç olarak- kabul edilimiştir.

Anılan kanun ile Saltanat ile Hilafet kurumu birbirinden ayrılmış, hanedan, cumhuriyet memaliki dışına çıkarılmış, vatandaşlık hukuku hükümsüz bırakılmış; Hilafet ise Cumhuriyet'in mana ve mefhumu içine intikal ettirilmiştir.

Hilafet isteyenler, şeriat isteyenler, Cumhuriyet'e her fırsatta küfür edierken, küfrün ucunun nereye gittiğini de bir düşünsünler!!

Abdullah Görgülü