Kürtçü siyasetçiinin açıklamalarına göre, Talabani tarafından yapılan davet üzerine, Kandil ile istihbarat teşkilat arasında görüşmelere başlanmış, 2010 yılında Oslo süreci başlayıncaya kadar devam etmiş..
Talabani, bir kürtçü siyasiyi görevlendiriyor, o da, irtibatı kuruyor, konuşulan konu, Türkiye'nin en hayati güvenlik sorunu,.. baştan yanlış ve uygunsuz bir kurgulama..Talabani, teröristler için, Türkiye'ye bir kedi bile vermem diyen biri, ama, kendi bölgesinden birini, istihbarat teşkilatı ile teröristlerin karargahı arasında ilişki kurmak üzere vazifelendirebiliyor, istihbarat teşkilatı adına görüşmelere katılan kişi, devlet adına garantiler veriyor, hatta, devlet sözünü tutmazsa , ben de dağa çıkarım" diyor..
Anlatılanlara göre, bu tuhaf süreç, Oslo sürecinin başlamasıyla inkıtaya uğruyor.. sürecte görev alan, istihbaratçının, terörist temsilcisine, Türkiye'yı patlayıcılarla doldurdunuz serzenişi hala hatırlarda, patlayıcılar bugün nelere mal oluyor ortada,.....
İstihbaratınterör ile yakın ilişkiye girdiği süreçlerde Türkiye zarar gördü, sorunun çözülmesinde yol alınmadı.. Terör ahlakı ile devlet aklı arasındaki çelişki göz ardı edilmeden,"haydi ağalar çözelim" peşrevleri ile bir yere varılamıyor, dayanın koçyiğitler naralanması ile yapılan kabadayılığın bedelini kimler ödüyor.. Bu arada, bu tuhaflıklara sos olsun, akiller de Kolombiya'ya gidip, Farc sorunu üzerinden gözlem yapacaklarmış.. Gitmeleri gereken yer, hendek bölgeleri, sivillerle,sokakta çatışan terörist unsurlarla temas kurmaları , telkinlerde,tavsiyelerde bulunmaları gerekmiyormu, ülke yanıyor, Türkiyenin sorunu ortada duruyor, sorumluluklar devam etmiyor mu..

Haluk Kalyoncu