15 Temmuz'dan bu yana, "tehlike büyük, devleti yeniden, silbaştan yapılandırıyoruz, ufak tefek hatalar olabilir, üzerinde durmamak lazım" havası yaygınlaştırılmaya çalışılıyor. Olanlara bakınca, koskaca devlet, içinden çürümüş, kendini koruma refleksi zaafa uğramış,Cumhurbaşkanı , facebook üzerinden "direnin" çağrısı yapmasa ve millet sokağa dökülüp, canını kanını ortaya koymasa, az daha, devlet, iç düşman unsurlar tarafından işgal edilecekti.

Sonuçta, Devlet, ağır ihmaller ile nerdeyse bir kabuk haline gelmiş, Kanun Hükmünde Kararnameler ile, Olağanüstü Hal rejimi çinde, kendini kurtarmaya çalışıyor.

Aynı hava, Ergenekon kumpaslarında da yayılmaya çalışılıyordu, "camiler bombalanacak, darbe planları hazır, ve diğer , havada kalan saçma sapan iddialar, sonuç; uzun ve adil olmayan yargılamalar, tasfiyeler, mağduriyetler vs...

O zaman da bugün olduğu gibi, "zor zamanlardayız, hak ihlalleri olabilir, aldırmayın" mazereti ile, suyu bulandıranlar vardı.

Bu davalar ile yapılan bilinçli hedef şaşırtmacaları sonucu, TSK'nın komuta kademeleri tasfiye edildi. Yerine getirilenler, 15 Temmuz kalkışması ile millete katliam yaptı.

Ergenekon sürecinden bugüne kadar uygulanan/uygulanmayan , ihmal edilen politikalar sonucu devlet nerdeyse, pro koma (koma öncesi) halde, olağanüstü tedbirler ile ayağa kaldırılmaya çalışılıyor.

Bugün, yne, aynı koro, "sorgusuz, sualsiz" destek gereğinden bahsediyor.
Devlete destek tamam da, hep yanılmış ve yanıltmış referansların itibarı yok. Tam tersi, şüpheyi calip akıllarını kendilerine saklasınlar...

Gürcan Sadakatli