Bir üst akıl olarak... - 24/10/2016 |
|||||||||
Tweetle |
|||||||||
Bahçeli, Mhp hassasiyetlerinin dikkate alındığı bir "Başkanlık" modeli için, açık destek ortaya koydu.
Parlamentodaki oylamada "evet" deyip, halk oylamasında "hayır"'ı savunmak, açıklanması kolay olmayan bir "tenakuz". Bahçeli kendinde mahfuz bir gerekçe silsilesinden hareket ediyor, kendisini kayıtsız şartsız takip eden bir parlamento gurubu da söz konusu olduğu için, eleştirilerin pratikte bir sonuç doğurmayacağı açık. Real politik olarak bakıldığı zaman; "Yeni Anayasa" lüzumu üzerinden, uzun zamandır yaratılan gürültünün, batıni (görünmeyen) amacının, sadece "Başkanlık" için gerekli ve de zaruri bir iki düzenlemeye yönelik olduğu açığa çıkıyor. Sıfırdan Anayasa yapmanın, Anayasa tekniği bakımındani, -bir yasama tasarrufu olarak, gerçekleştirilmesin-, mevcut Anayasa düzeni içinde mümkün olamayacağı veya en azından tartışmalı olması nedenleri ile, Başkanlık ile igili palyatif, eklektik bir iki düzenleme ile yetinileceği anlaşılıyor. Demokratik, insan odaklı Anayasa gerekçeleri rafta veya buzdolabında. Yeni Anayasa dillendirilirken, ileri sürülen bu tarz naif retoriklerin geçerliliği de hayli sorunlu, yazılı hükümleri yeterli olsaydı, sadece 90'ncı madde düzenlemesi bile (uluslararası hak ve özgürlüklere ilişkin hükümlerin iç hukuka üstünlüğü) 'Mevcut Anayasa', iyi niyetli uygulayıcılar elinde, Türkiye'yi dünya "özgürlük-eşitlik" ligine çıkarır. AİHM nezdinde küme düşmesini engellerdi. Bahçeli'nin hassasiyetleri ile iktidar hassasiyetlerinin örtüştüğü/örtüşeceği varsayımına dayalı bir Başkanlık referandumuna ilişkin Anayasa değişikliği, MHP'nin muhalif parti konumunu ne kadar etkiler, "Anayasaya rağmen", gücünü, Anayasal kurumlar nezdinde de temerküz ettirmiş bulunan Cumhurbaşkanı'na -ek olarak- hangi meşruiyeti kazandırır, soruları da, mevcut tabloda, fazla bir ağırlık taşımıyor. Yeni Başkanlık, Devlet'in üst/derin aklının, Türkiye'nin Ortadoğudaki yeni poizisyonunu ile ilgili, bir mutabakata işaret ediyor. Gani Karamanlı |
|||||||||
|