TECAVÜZ ve MÜTECAVİZ - 28/11/2016 |
|||||||||
Tweetle |
|||||||||
Her tecavüze mütecaviz lazım gerçeğinden hareket ederek geçen haftayı kendimce değerlendireyim dedim. Geçen haftaya bir önceki hafta sonundan taşınan tecavüzcüleri kurtarma operasyonu tartışmasıyla başladık. İBB Meclisine de taşınan konu ağır tartışmalarla kavgaya bile dönüştü. Sadece genç kadına yapılan tecavüzü yaş sınırı bile belirtmeksizin ortaya atanlar ortada kaldılar, bırakıldılar. Sayın Bekir Bozdağ'ın tasarıyı geri çektiklerini belirtir açıklamasındaki yutkunması bile (Youtube) evlere şenliktir.
Tasarı o kadar anahtar teslimiydi ki, tecavüz vakalarını sadece kadın ve mütecavizi açısından değerlendirmekteydi. Toplu tecavüzde bile birisinin kadınla evlenmesi halinde toplu kurtuluş yolu açıktı (Gazeteler, Televizyonlar). Bu ülkede sorun teşkil eden, erkek çocuklara cinsel saldırı hiç değerlendirilmemişti. Acaba mütecavizi ile evlendirilme olasılığı olmadığı için mi? düşünülmemişti bilinmez. Peki ya hayvanlar? diyor ve bu sevimsiz konuyu kapatıyorum. (Hayvan haklarıyla ilgili en son bir tasarı vardı akibeti ne oldu?!) Haftanın 2. yarısında Shangai Beşlisi konusu ortaya atıldı ve Elmalarla Armutlar karıştı. Ayın 24'ünde Rus uçağının düşürülmesin yıl dönümünde Suriye'de tespit edilemeyen! bir uçağın saldırısıyla askerlerimiz Şehit oldu. Televizyon tartışma programlarından izlediğim kadarıyla güya Albatros adı verilen bir Suriye uçağı Suriye Hava kuvvetlerinin içerisindeki karışıklıktan faydalanarak saldırıyı gerçekleştirdi. Sonuç, Askerlerimiz "Kim Vurduya" gitti. Tetikçilerin bol miktarda kullanıldığı bu coğrafya da "Kim" tarafından kullanıldıkları sorusu esas araştırılması gereken noktadır. Ancak galiba 24 Kasım 2015 hesaplaşması 1 yıl önce yazdığım şekliyle gizlice ve tetikciler aracılığıyla kapanmış, kapatılmış olamaz mı? Buradan gelelim Ekonomiye, dün akşam bir Televizyon programında ABD, AB ve Shangai Beşlisi ile Dünya ekonomi gerçekliği kapsamında Sayın Özgür Demirtaş'ın gayet açık bir değerlendirmesinin aynı programda Sayın Nedret Ersanel tarafından polemik içerisine çekilmeye çalışılmasını "Paranormal Activity" düzeyinde izlemek durumunda kaldım. Bu durumda 2002 yılında Yoksul, ihtiyaç sahiplerine yapılan sosyal yardım tutarının 1,3 milyar TL. olduğunu ve 2016 yılında ise bu rakamın 30-33 milyar TL ye dayandığını (Doğrudan gelir desteği ağırlıklı, hesaba para yatma şeklinde) belirterek bir durum analizi yapmalıyız. Bu durumla ilgili 2 şey söylemek mümkün. 1-Ya 2002 de Yoksul ve İhtiyaç sahiplerine az sosyal yardım yapılıyordu. 2-Ya da 2002 den bugüne yoksulluk yaklaşık 20 kat'a yakın arttı. Yoksulluk üzerinden yapılan suistimal ve sosyal yardım üzerinden oy devşirme bizi maalesef bugünkü duruma getirdi. Yatırım dediğimiz şey, yol yapımı, köprü, geçit vb. şekilde yutturuldu ve sanayi yatırımları unutuldu. Fazla teferruata girerek Ekonomistler önünde haddimi aşmak istemem. Ancak, geçtiğimiz 2002 den bugüne kadar olan 14 yıllık süreçte yoksullara dağıtılan! yıllık yaklaşık 10 Milyar USD tutarın bir kısmı ile istihdama yönelik Sanayi yatırımları yapılmış olsaydı ki, kişi başı istihdam maliyeti tüm bölgeler ortalaması yıllık 150.000 USD dır, biz bugün hem işsizlik sorununu kısmen çözmüş olur hem de dünya karşısında rekabet gücü ile daha prestijli bir durumda olur, dünya paktları ile farklı konuşur hale gelirdik. Victor Hugo'nun aşağıdaki sözünde işaret ettiği gibi, "Siz yardım edilmiş yoksullar istiyorsunuz. Biz ise ortadan kaldırılmış yoksulluk istiyoruz. O yüzden anlaşamıyoruz..." "anlaşamıyor olmaz" belki de en azından anlaşabilme imkanımız olurdu. Halkımızın, köprü geçiş ücretlerinin USD ye bağlanmış olması ve yöneticilerin "TL olarak fiyatlama yapın" önerilerindeki çelişkiyi/paradigmayı çözmelerini ve nasıl uyutulduklarını anlayabilmelerini umutla beklerken, aklımıza, Tecavüze kalkışan bu mütecavizlerin ve kurbanların kimler olduğunu anlamalarını da ummak, sadece entelektüel seviyede bir tatmin olarak kalmakta galiba. Ercan Erdem |
|||||||||
|