Bugüne kadar, muhtelif vesilelerle ama öncelikli olarak demokratikleşmenin önünü açmak adına yapılan 18 değişiklikten sonra, salt Cumhurbaşkanı için yapılan 21 maddelik değişiklik teklifi ile 1982 Anayasası, "kurban sabahını bekleyen koyun" gibi -öldürücü darbeyi- akibetini bekliyor...

İki milletvekili ve külliye destekli hukukçular tarafından, dünya anayasacılık tarihinin -en kapalı devre- değişiklik tasarısı meclis gündemine girdi...

104. maddedeki değişiklik olarak; "ülkenin iç ve dış siyaseti hakkında Meclise mesaj verir" gibi gayrı ciddi düzenlemeler bir yana bırakılırsa (Cumhurbaşkanı, zaten halen 7/24 mesaj veriyor... ve 3/4 medya canlı yayınlıyor). Değişiklik teklifinin can alıcı noktası; kanun ve kararnameler arasındaki çatışma potansiyeli.

Teklifin 9.ncu maddesinde; Cumhurbaşkanı'nca çıkarılacak kararnamelere ile TBMM'nin kanun tasarrufu arasında, doğabilecek ihtilafta, kararnamelerin hükümsüz hale geleceği öngörülmüş olmasına rağmen, bir sonraki satırda; kanunların uygulanmasını sağlamak üzere ,yönetmelik çıkartma yetkisi de cumhurbaşkanına veriliyor. Meclisin kanun çıkartırma yetkisi üzerinde, uygulama vesayeti oluşturuluyor ki, farklı meclis kompozisyonlarında, sürekli kriz ve çekişme alanları, sonuçta da istikrarsızlık demektir.

Teklifin 14 ve 15nci maddelerinde; üst düzey kamu görevlilerinin atanmasına dair usul ve esasların tespiti ve merkezi idare kapsamındaki kamu kurum ve kuruluşlarının, kuruluş, görev, yetki ve sorumluluklarının kararnameler ile düzenlenmesi öngörülmüş..
Devleti baştan ayağa, yeniden yapılandırmada, kararname çıkartma konusunda verilen yetki karşısında, TBMM, "avcılar kulübü" düzeyinde bir işleve sahip olabilir ki, parlamentonun mehabetine uygun değildir..
Değişiklik teklifi ile, sadece; bugüne kadar, asker vesayeti, yargı vesayeti, bürokratik vesayet iddiaları ile ağır allerjik tavırlar sergileyenler için, "kişi vesayeti" dönemi, nispeten iyi gelebilir..!!

Hülya Hayırlı