2004 yılında Avrupa Parlamentosu oy çokluğu ile Türkiyenin müzakere sürecine evet oyu verdi, , muhtelif ülkelerin parlamenterleri, kendi dillerinde "evet" yazılı pankartlarla, genel kurulu adeta Kuşdili çayırına çevirdiler, takımları lehine tezahürat yapan çocuklar gibi şendiler..
Fasıllar açıldı, açılamadı, kapandı, kapanamadı, iki ileri bir geri, süreç devam etti..
Koalisyon güçleri denen ucubeler,orta doğuya çöküp insanlar kendi ülkelerinden kaçarak kitleler halinde mültecileşince,müzakereler , mülteci pazarlığına dönüştü..
Kelle başı hesaplar yapıldı, karşılığında, bazı şartlar ileri sürüldü, denk düştüğünde, vize muafiyeti "rüşveti" teklif edildi.
İki tarafın niyetleri ile amelleri arasında fark büyük olduğu için, bir sonuca varılamadı,..
AB, vize muafiyeti konusunda kıvırınca, tam pansiyon , ,"mülteci cenneti"haline gelen Türkiye'de huzursuzluk başladı, ..
Mhp liderine siyasi bir vahiy gelip, sistem değişikliği konusundaki referandum günderme gelince, Avrupa ülkeleri ile gerilim baş gosterdi..
Avrupa Konseyi, anayasa değişiklik paketinin, AB müktesebatına aykırı olduğunu ileri sürerek, eleştirdi, kabaca, böyle bir yönetim şekli ile,üyelik müzakerelerini sürdürmenin zorluğunu ihsas ettirdi..
İktidar, Avrupalı seçmenlerden "evet" oyu istemek için yola çıkınca, dananın kuyruğu değil, kafası koptu....
Vizesiz Avrupa için gün sayarken, Başbakan , bakanlar vizesiz kaldılar, ..
Hollanda bir adım ileri gitti, kaçak giren bir bakanı sınır dışı etti.. Protestocu Türk vatandaşlarını timsah ağızlı köpeklerine ısırttılar..
Hollanda ile ilgili AB açıklaması, "basiretsiz ve değersiz" bulundu..
AB ile köprüler, şimdilik atılmış gözüküyor, Olağanüstü Hal sürüyor, Referandum, şafak sayıyor,
Referandum'da karar/oy vermek, evetçiler için de , hayırcılar için de , neredeyse, ölüm kalım savaşı haline geldi, ne yazık....









Numan Pamukçu