Anayasa değişikliğine dair kanun'un 16 maddesi,, Cumhurbaşkanına tartışmalı, net olmayan yetkiler veriyor.. Yürürlükteki anayasada 104. madde ile düzenlenmiş olan, görev ve yetkiler'in dışında, önerilen sistem gereği, getirilen en önemli değişiklik "kamu tüzel kişiliklerinin kurulmasına" dair olan ," yetki"..
Yürürlükteki Anayasada , İdarenin bütünlüğü ve kamu tüzel kişiliği başlıklı m. 123 son fıkrası ile düzenlenmiş bulunan, kamu tüzel kişiliklerinin ancak kanun veya kanunun açıkça verdiği yetkye dayanılaraki kurulacağına dair , "kanuna bağlı yetki", yeni düzenlemede, Cumhurbaşkanına tek başına ve resen kullanmak üzere, ciro ediliyor....
Kanuna dayanmayan , kararname yoluyla,kişiye bağlı İdari düzenleme yapmak yetkisi, yeni düzenlemenin en kritik maddesi..
İdarenin bütünlüğü üzerinde tek başına tasarruf yetkisinin, anayasal düzen bakımından hangi komplikasyonlara sebep olacağı, takdiri kararname tasarrufunun; kamu düzeni, amme menfaati gibi ölçütler bakımından denetlenmesi ile yakından ilgili..
Sonuç olarak, kararnamelerin keyfiliğini önlemek ancak gerçek anlamda bir yargısal denetim ile mümkün..
Yapılan düzenlemelerde, sistemin otokrasiye evrilmesi tehlikesine karşı, , sadece; tarafsız ve bağımsız bir "yargı" kurumu"'nun, sigortası söz konusu ....
Yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı ise, 2010 Anayasa değişikliğinden bu yana , çok tartışılan sorunların başında geliyor..
Yeni düzenlemede, Cumhurbaşkanın hemen hemen tek seçici olacağı , göz önüne alınırsa, bu kadar yüksek gerilimde, sigortaların, fazla dayanamayacağı, tehlikesini de yaban atmamak lazım..







Gülgün Batanay