Adamına göre Adalet - 03/11/2017 |
|||||||||
Tweetle |
|||||||||
Dini konularda ahkam kesme kerametine sahip bir muhterem, bir vesile ile, Atatürk'e hakaret etmiş, video kayıtlarını "delil olarak" yeterli gören mahkeme, "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik" suçlamasını da nazara alarak, mahkumiyet hükmü vermiş.
Sanık, hakkında soruşturma açılınca, ortadan kaybolmuş ve 43 gün sonra teslim olmuş, mahkeme huzurunda, sözlerini inkar etmemiş, "..o anda ihtiyari ve irademin dışında dini hassasiyetlerimi söyledim, Atatürk ile ilgili üslubum yanlıştı..." ikrarında bulunmuş. Video kayıtları var, tevilsiz, doğrudan ikrar, kabullenme ve etkin pişmanlık var... Mahkumiyet hükmü, İstinaf Mahkemesi tarafından "eksik incelemeden" bozulmuş, hükümlü tahliye edilmiş. Ceza yargısında leh ve aleyhteki deliller nazara alınır, tarafların hukukları korunur. İstinaf Mahkemesi, sanığın mahkumiyetini bozacak gerekçeyi inşa edebilmek için, çok ince hususları nazara almış, ikrar ve pişmanlığı önemli bulmamış. İkrar ve pişmanlık beyanları, suç teşkil eden söylemin, mahkeme huzurunda tekrarı olup, "zamanaşımı savunmasını" tartışmalı hale getirir, hukuki olayları ile ilgili mahkeme tarafından yapılan yorumların rasyonalitesi, kabul edilebilirliği de, mahkemenin kavl-i mücerretinde( kendi iç kabulünde geçerli..) kalmış gözüküyor.. ( sanığın videonun yayımına izin vermediği ve dolayısıyla "aleniyet" unsurunun gerçekleşmediği.. yorumu..!!). Sonuç olarak, mahkeme, sanığın lehine gerekçe üretmek bakımından gayretini hayli zorlamış , "iyi "de etmiş, adil yargılama bunu gerektirir, ama, ebediyete intikal etmiş bir tarihi şahsiyetin " hatırasına da" , gerekçede bir yer bulma sorumluluğunda , eksik kalmış.. ..!! Banu Almaz |
|||||||||
|