Aşağıda anlatacağım masal gerçek kişilerle ilgili olmayıp, tuzak kurulan ülke olan Tukakalatonya diye de bir ülke yoktur ve tüm anlatılanlar hayal ürünüdür.

Türk Dil Kurumu Tuzak kelimesinin anlamını aşağıdaki şekilde açıklamış.
1. isim Kuş veya yaban hayvanlarını yakalamaya yarayan araç veya düzenek.
2. Birini güç ve tehlikeli bir duruma düşürmek için kurulan düzen, komplo,
"Onun bana gönderdiği mektuplar filan hep tuzak, hep birer şantajdan ibaretti." - O. C. Kaygılı
(TDK WEB sayfasından)


Konumuzda yukarıdaki 2. anlamı kullanmak gerekir herhalde.
Eğer, birilerine bir tuzak kurulduysa ki, bu tuzak Tukakalatonya da kurulmuş olabilir.
Böyle durumlarda bazı hayali senaryolar devreye girebilir, şöyle ki;

1-Önce idareye talip olursunuz ve bir kesimle beraberce yol yürüme konusunda anlaşırsınız.

2-Sonrasında o kesimin eğitimli kişilerini idarenin en önemli noktalarına yerleştirirsiniz.

3-Yıllarca idarenin nimetlerinden müştereken faydalanırsınız.

4-Bir gün gelir ve çıkar çatışmaları başlar.

5-Çıkar çatışmaları başlayınca yanınıza aldığınız o kesim, sizin tarafa tuzaklar kurar.

6-Beraber yürüdüğünüz o yollar hep size tuzak olur.

7-Bu tuzakların sonucu alınamayınca, sizin taraf tuzak kuranları ezer geçer.

Peki bu beraber yürümenin başlangıcı da bir tuzak olamaz mı? Nasıl mı?

1-Beraber yürüyeceğin kesimi önce gözüne kestirirsin,.

2-Sonra anlaşırsın,.

3-Ancak onların gözünün doymayacağını bildiğinden tuzağını baştan kurarsın, sonra onları yiyeceğin zamanı kollarsın.

4-Konjonktür değiştiğinde de onları kurduğun tuzağa çekersin.

5-Akıllı olanlar Tukakalatonya’yı terk ederler aklı yetmeyenler de tuzağa düşerler.

Aslında esas tuzak bu tuzaktır ve çok cinlik/kurnazlık gerektirir.
Ama işin sonunda tuzak kurduğunu itiraf edersen bir çuval inciri berbat edersin.
Umarım vakvaklar uyanmaz. Tukakalatonya da vakvak var mı? onu bilemiyoruz ancak, “Ava giden avlanır.” sözüne dikkat.



adaletli yargıç