Açlık grevi ve - 29/11/2017 |
|||||||||
Tweetle |
|||||||||
Tutuklu yargılanan ve işini geri almak için başlattığı açlık grevini sürdüren eğitimci nuriye Gülmen , savcının tutuksuz yargılanma mütalaasına rağmen mahkemece tahliye edilmedi..
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü, savcılığa ivedi kaydı ile gönderdiği "gizli" ibareli yazıda, açlık grevinin ölümle sonuçlanması halinde, ulusal ve uluslararası seviyede doğması kuvvetle muhtemel tepkilere dikkat çekmiş. Devletin, hak arama imkanlarını ortadan kaldırdığı suçlaması ile, karşı karşıya kalacağı uyarısı da yapılmış. Esas tehlike olarak, üyesi olduğu iddia edilen örgütün , intikam eylemlerine, politik meşruiyet sağlayabilecek, mazeretler elde etmesi, gösterilmiş.. Hak arama ve adil yargılanma konularında, adli sicilimiz uluslararası seviyede giderek kötüleşiyor. Eylül ayında başlıyan yargılama sürecinde, tutuklu yargılamanın sürüyor olması, adli bir zaaf teşkil edebilir. Açlık grevi eyleminin nitelendirilmesinde kesin bir mutabakat olmamakla beraber, doktrinde, ifade özgürlüğü kapsamında kabul edilme eğiliminde artış bulunmaktadır. Toplumsal vicdanda hassasiyet yaratmak üzere, hayatın tehlikeye atılması, bireyin özgürlük alanı içinde göze aldığı bir bedeli ifade eder. Yargının görevi, ceza verme ile sınırlı olmayıp, "temel hak ve özgürlükler bakımından çözüm alanlarına yönelik" içtihat üretmektir.. Tutuklu yargılamanın neden olacağı bir ölüm hadisesi, toplumsal vicdanı olduğu kadar, ceza adaletini de etkileme tehlikesi taşır. Yargının asli görevi, her sanıktan bir "mahkum" yaratmak değil, yaşam ile ölüm çizgisinde yürüyen bir kişinin masumiyet ihtimalinden, yeni bir yaşam yolu açmaktır. Bahattin Kaygılı |
|||||||||
|