Rakıya da, diğer alkollü içkiler gibi, kallavi bir vergi yüklemesi yapılmış, hayırlı uğurlu olsun, hazinenin kasaları dolsun, içenlere afiyet şeker olsun, içmeyenlere, sağlık olsun, içmesini bilmeyenlere "oh" olsun..
Adam gibi oturup bir 70'lik şişeyi hacamat edecek, erbab-ı kerahat, ilk kadehlerde ÖTV'yi ödeyecek, ikinci kadehlerde ÖTV'nin Kdv'sini ödeyecek, sonuçta, toplamda, "zıkkım" bedeli olarak 59.43 TL.Hazineye sübvansiyon sağlayacak.
Devlet ricalinde, bu zamları reva görenlerde, zerre kadar şükran duygusu varsa, kendi sağlığını da tehlikeye atma pahasına, devletine bu kadar büyük katkı sağlayan
vatandaşları uygun zamanlarda hatırlar ve teşekkür eder, sağlıklarına, hiç olmazsa bir bardak nar şerbeti kadehi kaldırır.
Altın, mücevher v.s gibi bir sürü ıvır zıvır dan vergi almayacaksın, taksın, takıştırsın, orasına burasına , bedavadan vatandaşım, yakışır ,diyeceksin, o kadar kaynağı başıboş bırakacaksın, iki kadeh ile gam kasavet dağıtan vatandaşın içtiği rakıya envai çeşit vergi salacaksın.
Hayat pahalılığından bunalıp, evde kendi rakısını imal edecek vatandaşa sattığın etil alkole de zehir tadı ( denatonyum benzoat) katacaksın....bir de üstelik, "gıda amaçlı kullanılamaz" şerhi düşeceksin..
Dördüncü Murat, alkole karşı bir padişah olarak bilinir, kendisi sarayda muntazaman bi hakkın demlenmekle beraber, ahalinin içmesine , "tebdil-i kıyafet" ile limon sıkmakla da tarihe geçmiştir,..
Devletlü bir gece yine tebdil kıyafet içki denetimine çıkmış,elinde şişe, akıntı çağanozu gibi yan yan yürüyen baba erenlerden birini görünce, sorguya başlamış..
- elindeki nedir,göster,
baba şişeyi bir eli ile arkasına saklamış, boş elini uzatmış..
IV. Murat,- öbür elini aç, onu da göreyim...
baba eren, şişeyi öbür eline alıp, boş elini tekrar uzatmış..
Devletlü, bakmış olmuyor, babayı açığa düşürecek aklınca, - iki elini birden uzat, ikisini de göreyim..
demiş-.
Baba erenin cevabı, zaman yolculuğunda, bugünlere de uzanır gibidir..
"oynama be Murat, şişeyi kıracaksın"..!!!

Bahri Dağdaş