Doğan medya gurubu da götürü usulü Demirören gurubuna devrediliyor.
Medya'nın son yıllarında , "havuz medyası" gerçeği önemli bir yer tutuyor. Bazı medyanın "Havuz" olarak anılmasının nedeni, iktidara yakın bir konsorsiyum tarafından, kamu bankalarının kredilendirmesi ile , oluşturulmuş/oluşturuluyor olması.
İktidara, siyaseten "organik olarak" bağımlı görünen medya havuzuna, son devir ile, "Amiral" lakaplı gemi de dahil oluyor.
Türk medya filosunun, demokrasi denizinde değil de, ağırlıklı olarak iktidar havuzunda yüzdürülmesi, "tek sesli" bir ifade özgürlüğü sonucu doğuruyor.. !!
Son devralmalar ile birlikte, ifade ve basın özgürlüğünün ölçütleri, AYM ve nihai olarak AİHM kararları ile değil, havuz içindeki "tekneleri" yönetenlerce belirlenecek.
Türk medyasının bir havuza sıkışmasının müsebbipleri sadece mevcut iktidar ve havuzda, yanaşık düzende meslek icra edenler değil, kendilerini merkez medya olarak konumlandıranlar ve kerameti kendilerinden menkul liberalliklerini dayatmaya çalışanlar da.
Bu havuza uzun yıllar su taşıdılar.
İfade özgürlüğü ve çok seslilik kaygıları olmadı, iktidar ortaklığını, gazetecilikten daha fazla önemsediler. Objektif olmak yerine, "hüküm fermanı" olmaya çalıştılar. Gazete yerine "Ferman" yayınlamaya yeltendiler, sonunda, kendi kendilerini tasfiye ettiler.
Medya bugün, bir kaç istisna dışında, ancak havuzda yüzebilen, demokrasi denizine elverişli olmayan salapuryalar dan( safrasız ticaret gemisi) mürekkep.
Biz de, Cumhurbaşkanı gibi, üstadı analım; "..fakat kotranın altındaki safra onu kurtarır da safrasız salapurya birdenbire alabora oluverir.." N.F. Kısakürek...!!

Nedim Kalaycı