Etik kurallar ve Hukuka Balans Ayarı.. - 17/04/2018 |
|||||||||
Tweetle |
|||||||||
ürütülen hizmetin niteliği bakımından tarafsızlığın vazgeçilmez olduğu mesleklerde, meslek etiği ile tarafsızlık eşdeğerde kabul edilmektedir.
Tarafsızlığın subjektif mülahazalar ile göz ardı edilmesi meslek etiğinin ihlali olup ,, "ilgili hüküm" yok hükmündedir.. Meslek etiği bu nedenle, ulusal olduğu kadar uluslararası düzlemde genel kabul gören kurallar haline getirilmiştir. Yargı görevini yapanlar için bu hususun evleviyetle göz önünde tutulması gerekmekte olup, aksi vukuunda, adaleti gerçekleştirecek bir yargı tasarrufundan bahsedilemez.. Ergenekon sürecinde meslek etiğine aykırı tasarrufların tetikçiliği bir kaç "savcı" kılığına girmiş cemaatçiye ihale edilmiş ve sonuçta, bütün yargılamalar tartışmalı hale gelmiştir. 28 Şubat ile ilgili soruşturma süreci, cemaat (suç örgütü)mensubu savcılara servis edilen ve yargılama sürecinde, doğruluğu kanıtlanamayan sahte bir cd üzerinden başlatıldığı için, yargılama sonuçları bakımından, savcılık etik kurallarının değerlendirilmesi bir zorunluluk haline gelmiştir. Avrupa Konseyi, Budapeşte Savcılar konferansında, Savcılar için etik davranış esasları belirlenmiş ve 31 Mayıs 2005 tarihinde Budapeşte ilkeleri olarak uygulamaya girmiştir. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 10.10. 2006 günü 424 sayılı Kararı ile bu ilkelerin benimsenmesini hükme bağlamıştır. Temel ilke; Birinci maddede; her zaman ve her koşulda tarafsız olarak görevin icrasını öngörmekte olup, Savcılık makamı tarafından , tarafsızlık dışı her işlem, yargılamayı ve nihai hükmü, öncelikle meslek etiği bakımından "sakatlanmış" hale getirir. Ergenekon davalarının akibeti ortadadır. "28 Şubat süreci " ile ilgili yargılamanın dayandığı iddianame suç örgütü üyesi bir savcı tarafından hazırlanmış olup, iddianame sahibi "savcı" , bugün, kanun kaçağı durumundadır. İddianame, belli bir kesimin, (suç örgütü olarak kabul edilen cemaatin) çıkarlarına ve devlet nizamını ele geçirme amacına yönelik olarak hazırlandığı için, kanuni lâzımeler (gereklilikler) bir yana, hukuk etiği bakımından yok hükmündedir. Hukuk aleminde geçerli olan metaforda belirtildiği gibi, zehirli ağacın meyveleri zehirli olur. Kanuna aykırı olarak elde edilen ve doğruluğu kabul edilen deliller üzerinden dahi hüküm kurulamazken, anayasal düzene karşı suç işlemiş, kanun kaçağı bir örgüt mensubunun hazırladığı iddianame üzerinden yargılama yürütüp, hüküm tesis etmenin, hukuk düzeninde bir karşılığı olamaz. Müellifi kanun kaçağı, ama iddianamesi , "hüküm" haline getirilmiş bir yargılama, hak ve nesafet kurallarına da aykırıdır.. Savcılık meslek etiği kuralları bakımından, hüküm iade-i muhakemeye ( yargılamanın yenilenmesi) muhtaçtır.. Demokrasiye balans ayarı yapanların , demokrasiyi ne hale getirdikleri ortada. Bu dönem de hukuka balans ayarı yapılan bir dönem olmasın???????? Celalettin Azami |
|||||||||
|