Avrupa Parlamentosu, Birliğin politikalarını belirliyor, komisyon ve Konseye yazılı ya da sözlü sorular yönelterek ,işleyişini denetliyor.
AB Mevzuatının hazırlanmasında ve Komisyon önerilerinin yürürlüğe girmesi aşamasında Konsey ile ortaklaşa yetki kullanıyor.
Avrupa Tek Senedinin kabulü ile birlikte bazı konularda, yönetmelik ve yönergelerin kabulünde, Konsey ile eşit statüde bulunuyor.
Avrupa Parlamentosu, son toplantısında, terörizm ve büyük çaplı suçlarla mücadelede, AB Polis Teşkilatı (Europol) ile Türkiye'deki muhatap makamlar arasında işbirliği konusunu gündemine almış.
İşbirliğinin en önemli konusu olan kişisel verilerin paylaşılmasını, Türkiye'nin adalet ve içişleri alanlarında sözde Kıbrıs Cumhuriyeti ile tam, fiilen ve ayrımcılık yapmaksızın işbirliği içinde olması şartına bağlamış.
Özetle, terör ve büyük suçlarla mücadelede, Türkiye ile işbirliğinin ancak Kıbrıs sözde cumhuriyetini tanımakla mümkün alabileceği kararına varmış.
Bu karaın mefhum-u muhalifinden anlaşılması gereken, Kıbrıs sözde cumhuriyetinin fiilen de olsa tanınmaması halinde, AB'nin terörle mücadele konusunda bile Türkiye ile işbirliği yapmayacağı gerçeğidir.
Aynı karar, Türk vatandaşlarının Avrupa'ya vizesiz seyahat hakları başlığını da dolaylı olarak bloke ediyor.
Europol ile kişisel verilerin transferi konusunda anlaşma, aynı zamanda vizesiz seyahatin koşullarından biri olarak ileri sürülüyor.
Sonuç olarak; Avrupa Parlamentosu hem vizesiz seyahat hem de terör ve büyük suçlarla mücadele konusunda işbirliği için Türkiye'ye Kıbrıs sözde cumhuriyetinin tanınması şartını dayatarak aynı zamanda vize şantajı yapıyor.
AB yasama organının, mafyatik yöntemleri kullanması ne yazıktır ki örnek bir hukuk medeniyeti tasavvuru olan AB'nin geldiği trajik aşamayı da ortaya koyuyor.



Hülya Sezgili