Hadimu'l Haremeyn eş şerifeyn,.Kral Hazretleri.. - 24/10/2018 |
|||||||||
Tweetle |
|||||||||
Cumhurbaşkanı Kaşıkçı cinayeti ile ilgili beklenen açıklmayı yaptı,, suya sabuna dokunmayan ( zahiren), meselenin künhüne girmeyen, subliminal sayılabilecek mesajlar verdi..
Her bilinineni söylemek zorunda değil, diplomasinin kendi retoriği içinde, yol almayı planlamış gözüküyor, Kullandığı üslup, dikkat çekici derecede özenli, Kralı doğrudan hedef aldığı bölümler aşırı nezaket içeriyor.. Cinayetin sorumlularının ayak izleri doğrudan Suud sarayına gidiyor..Saray cinayeti kabul etti, cesedin yeri hakkında bilgi yok... Dünyada, cinayeti itiraf eden devletin varlığına rağmen, maktulün kayıp olduğu tek vaka olarak tarihe geçiyor.. Saraydaki yönetim biçimi nevi şahsına münhasır bir Monarşi...Kral, veliaht prens ve de sülalenin petrol rantiyesi olan diğer prensleri.. dünyanın en büyüklerinden olan petrol kuyularının üzerinde aşırı bir şatafat içinde yaşıyorlar.. En hafif deyimi ile katı bir otoriterlik ve kapalı bir toplumsal hayat var.. Dünyada uluslararası düzenin hukuki çerçevesini BM çiziyor.. BM'de, gelinen nokta itibariyle, bütün insan (canlı) hakları katagorilerinin kodifiye edilmiş olmasına rağmen, beş üyeden oluşan Güvenlik Konseyinin mutlak sayılabilecek hegamonyası var.. Suud sarayındaki Kral veya veliaht prens'in yetkilerinin , -- , BM Güvenlik Konseyi nin, bütün BM üzerindeki veto yetkisi karşısında -mukayeseli üstünlük- bakımından farklılığı nedir, tartışmaya değer bir konu.. Cumhurbaşkanı, BM'deki bu çarpık yönetim biçimine itiraz etti, itirazını da sürdürüyor, geri basmıyor.... Otoriter rejimlerin , tarih boyunca ,örneklerinde, hep bir "çoban" metaforuna vurgu yapılır... Yakın tarihimizde , Osmanlı tahtının son varisi Vahdettin , İngilizlerin İstanbulu ikinci işgali sonrası, meclisin kararı hilafına, uluslararası bir anlaşmaya imza atmamasını öneren ,Rauf beye, milletin meclisini küçümseyerek, kendini milletin çobanı konumunda ve tek karar mercii olarak tanımlamıstı.. .., ..( bu zihniyete göre milletin ne olduğunu konuşmaya gerek yok...!!) Bu zaviyeden bakımnca, ikiyüze yakın bir devletin çatı örgütünde alınan kararların, icrai kabiliyet kazanması , beş üyenin oy birliğini gerektiriyorsa, güvenlik Konseyini de , bir çobanlar heyeti olarak tanımlamak , biraz abartı taşır ama, bütünüyle de yanlış olmaz.. Cumhurbaşkanı , itirazlarının konusu olarak, Güvenlik Konseyini de bir vesayet makamı olarak görüyor .. İçerde vesayet odağı olarak nitelendirdiği, devletin bütün kurumsal yapılarına savaş açan , Cumhurbaşkanını, Suud kralına , hadimü'l- harameyn eş şerifeyn olarak hitap etti ve katillerin Türkiyede yargılanması talebini, kralın takdirlerine bıraktı.. Rivayete göre; Yavuz Sultan Selim kutsal toprakları fethedince, kendisine bu toprakların hakimi sıfatı yakıştırılmış, o ise, "ben buraların hakimi değil ancak hizmetkarı olabilirim" diyerek, bugün Suud kralına atfen kullanılan bu ünvan ile anılmaya başlanmış.... Yani hadimu'l haremeyn, -kutsal toprakların hizmetkarı olma- Yavuz Sultan Selim tarafından başlatılmıştır, Osmanlının güçlü Sultanı olarak... Bugün bu kutsal görevi sadece Suud hanedanının başındaki kişiye bırakmak, hem tarih hem de bugün yaşayan milyarlarca müslüman bakımından ne kadar kabul edilebilir.. Kutsal topraklarda , bu emanetlere ne kadar uygun davranılıyor, hizmetkarı olması gerekenler nasıl bir hayat yaşıyorlar.. Şatafat, israf, karanlık ilişkiler, yurt dışında muhalif düşüncede olanları pervasızca yok etmeler, ümmeti Muhammet bakımından ne kadar tasvip görüyor,.. Trump gibi fanatik bir siyasi figür ile, ellerde kılıç bir küre etrafında danseden hanedan, kutsal topraklara hangi hizmeti yapıyor.. Bu hizmetin, islamın ve ümmetinin ortak kaygısı olarak, (hac hizmetleri dahil ),yeniden ele alınması gerekmiyor mu.... Dünya müslümanları, Suudi hanedanından büyük değilmi..??!! Hakan Hancı |
|||||||||
|