Dış politika ve Fransa'nın "soykırım" iftirası..!! - 07/02/2019 |
|||||||||
Tweetle |
|||||||||
Dış politika veya yaygın tanımı ile "Diplomasi" zamanımızdaki ortalama vasıfsızlığın dışında, son derece önemli bir yönetim/politika enstrümanı, hatta sanatıdır....
Çeşitli görüşler olmakla birlikte, uluslararası sistemin yapısı ve güçlerin dağılımı , dış politikanın belirleyicisi olup, iç politikadan tamamen bağımsız bir mahiyette telakki edilir. İç politika kaygılarının öne çıktığı, özellikle tek kişinin ağırlık ve karar merkezi olduğu yönetim biçimlerinde, rasyonalitenin yerini keyfiliğin alma riski ,dış politika riskinin de belirleyicisi ve tetikleyicisidir.. Bugün Türkiyede ,geleneksel kadrolarının tasfiye edildiği ve kurumsal hafızasının/geleneğinin "monşer" aşağılanması ile karar süreçlerinden dışlandığı bir dış politika veya poitikasızlık hüküm sürmektedir. Belediyecilik alışkanlıklarının da ağır basmasıyla, dış işleri, etkisiz bir halkla ilişkiler birimi çapında yönetilmekte ve gündelik pozisyon değişiklikleri ile yön bulmaya çalışılmaktadır.. Uluslararası sistem , günümüzde, anarşi seviyesinde gündemi işgal eden sıcak sorunların sarmalında olup, güçler dengesi daha da önem kazanmıştır.. Hal böyle olmasına rağmen, Türk diplomasisi , bir partinin siyasi meşrebine endeksli bir seyir takip etmekte ve hatta , hakim medyanın hamaset hevesinden dahi etkilenmektedir.. Yakın geçmişte, bu tutumun sonucu olan yol kazalarından dahi gerekli dersler çıkarılmamış ve "değerli yalnızlık" gibi ultra irrasyonel bir tavır dahi sergilenebilmiştir.... Diplomasi/dış politika , hüdaiyinabit bir kavram olmayıp, anayasal bir bütünlük içinde, parlamento, dış politika bürokrasisi ve istihbarat demir çekirdeği üzerinde neşvünema bulur, etki alanlarını geliştirir.. Diplomasi yönetimi dahil, karar makanizmaları şahsileşmiş bir ülkenin uluslararsı sistemde ağırlık kazanması mümkün değildir.. Son örnek, Fransanın " soykırım anma günü" ilanıdır.. Her sene , iddia edilen tarihlerde gündeme gelmesine ve Kongrenin baskısına rağmen Abd'de dahi konu farklı tanımlamalar ile geçiştirimekte ve ilişkilerin salt bu nedenle zedelenmesine izin verilmemektedir.. Fransanın, kendi Anayasa Konseyinin aksi yöndeki kararı ve aynı yönde Avrupa yargısında oluşan görüş birliğine rağmen, seçim propagandasında söz verdiği gerekçesi ile en hassas dış politika konularının başında olan 1915 olayları ile ilgili böyle bir kararı resen alması ve cumhurbaşkanı Erdoğanı bilgilendirdiğini söylemesi, Türkiye Devletini tahkir etmektir ve mutlaka diplomatik ve hukuki bir karşılığı olmalıdır.. Mesele, her uluslararası toplantıda arz-ı endam etmek veya dünyanın etrafını bir yılda iki kere dolaşmak değil, büyük devlet olmanın gereğini yapmak ve hukukunu korumaktır.. Cumhurbaşkanı haklıdır, dünya beşten büyüktür, ama Türkiyenin itibarı da, Macron'un hezeyanlarına muhatap olamayacak kadar büyüktür.. Cemil Koç |
|||||||||
|