YSK ve 16 Nisan "Referandum" kararı gerekçesi..!! - 30/04/2019 |
|||||||||
Tweetle |
|||||||||
YSK, Anayasada "tek kişilik yürütme" ucubesine dair değişiklik hakkındaki Referandum sürecinde, oy verme işlemi devam ederken, il, ilçe seçim kurullarına ve sandık kurullarına bir duyuru gönderdi ve sandık kurulu mühürü taşımayan oy pusulası ve zarfların -dışarıdan getirilerek kullanıldığı kanıtlanmadıkça- geçerli sayılacağını ilan etti..
Yüksek Seçim Kurulu, bu gayr-ı tabi tasarrufunun ( oy verme sürecinde kanuna açıkça aykırı olan bir uygulama kararı almak..)gerekçesini , duyurudan iki tam gün sonra , 18 Nisan Salı günü akşam saatlerinde kendi sitesinde yayınlayarak, yürürlükteki kanuna aykırı tutumunu sürdürdü.... YSK, bu ilginç kararına gerekçe olarak; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Ek. 1 No'lu protokolün 3. maddesi ile düzenlenmiş bulunan Serbest ve Demokratik Seçim Hakkı'na vurgu yaptı.. YSK bu tasarrufu ile , serbest seçim hakkının özünü koruma adına , ilgili kanunun açık hükmünü ( Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında 298 sayılı Kanun) dahi göz ardı ederek radikal bir yorum tercihini , kararının gerekçesi olarak açıkladı... YSK bu yorumu ile, 298 sayılı Kanunun 8 Nisan 2010 tarih ve 5890 sayılı Kanunla değişik 101'inci maddesinde düzenlenmiş bulunan; "..arkasında sandık kurulu mührü bulunmayan, oy pusulaları geçerli değildir.." amir hükmüne rağmen , serbest ve demokratik seçim hakkını, üstün norm olarak kabul etmiş ve uygulamıştır.. YSK bu yorumu ile , takdir hakkına kapalı bir bir kanun hükmüne karşı , serbest seçimler bağlamında , "temel hak" norm kriterini öne çıkartmıştır.. YSK'nın bu yorumunda,, Anayasa m. 67 ile düzenlenmiş bulunan, seçme, seçilme ve katılma hakkı ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Ek 1 No'lu Protokol m. 3'ü birlikte değerlendirerek, içtihadında, kullandığı ulusal ve ulus üstü iki üstün norm ile , -geleceğe dönük olarak da - kendini bağlamış olup, bu seviyede bir içtihat'dan dönülmesi hukuk güvenliği ve içtihad istikrarı bakımından mümkün bulunmamaktadır.... 31 Mart seçimleri sonrası, oyun bozan mızıkçı çocuk mantığı seviyesindeki itirazların, YSK'nın 16 Nisan tarih ve 560 sayılı anılan kararının gerekçesi karşısında , ciddiye alınması mümkün değildir.. . Kemal Kerimoğlu |
|||||||||
|