BÜYÜK VERİ üzerinden KEKLEME ve KEKLENME - 10/08/2019 |
|||||||||
Tweetle |
|||||||||
Bu, “büyük veri” dediklerine “BİG DATA” diyorlar yabancılar. Bu büyük veri işi genelde biz uykuda gezenleri keklemek için kullanılan veri bankası. Tabi herkesin büyük verisi kendine. Hani meşhur bir sosyal ağ web sitesi var ya işte o ağda sosyalleşen çoğu kişinin kendilerine ait olması gereken kişisel bilgileri toplanarak o meşhur sosyal ağ tarafından büyük veri olarak pazarlandı. Bu olay gazetelere çıktı. Sosyal ağın patronu özür diledi, ABD de senatörler önünde ifade verdi. Şimdilerde olay unutuldu gibi. O meşhur sosyal ağın parasal değerinin bu kadar büyümüş olması kullananların kişisel bilgilerinin satış değerinin büyüklüğünden aslında. Gelirinin tamamına yakını veri pazarlama yani.
Peki, ne işe yarıyor bu “BİG DATA – BÜYÜK VERİ” Politik alanda? Dünyada 2 oylamada önemli iş yapmış ve sonuçları etkilemiş. Bunlardan bir tanesi son ABD seçimlerinde, ABD ve Dünyanın başına bela olan kişinin yani ABD’nin REİS’inin seçilmesini sağlamış. Diğeri ise “BREXIT” denilen İngiltere’nin AB den ayrılması meselesinin halk oyuna sunulmasında İngilizlerin kararını ayrılma yönünde etkilemiş. Bizim seçimlerde bunlar kullanıldı mı? bilemiyorum, ancak neden olmasın ki? Bu veriden yararlanarak Amerikalıları ve İngilizleri kekleyenler, bizim gibi genç ve uyanık, sosyal mecra kullanımını sevmeyen, bu mecralarda dedikodu yaymayan halkımızın uygun olan bir kısmını elbette keklememişler/kekleyememişlerdir!!!!!. Şimdilerde bu keklenen Amerikalı ve İngilizlerden bazıları bu iş için hukuk savaşı başlatmışlar. Gerekçe şu; bu kişiler “Bu veriler benim mülküm gibi, bunların sahibi benim.” diyorlar ve geri istiyorlar. Ancak davaya ABD hukuk sisteminde karşılık bulamayıp davayı İngiltere de açıyorlar. Gelinen sonuç özeti şunlar; 1-Bu verileri kullanmak, silah kalitesinde, iletişim taktikleri kullanmaktır. 2-Bu dataların işlenerek grafiklendirilmesi sonucu ortaya çıkan grafiğe “PSYOPS” deniyor, yani psikolojik operasyon çekmek. Hani bizdeki bazıları “Subliminal” yönlendirme falan diyorlar ya, bu da onun gibi bir şey yani. 3-İngiltere de özgür ve adil bir seçim yapmak imkansızdır. İngiltere yasaları da bu cinliklerden arınmak için yeterli değildir. 4-Bu işlerin sebebi, kimseye hesap vermeyen teknoloji devleridir. Bu işleri yapanlara dijital gangster diyorlar. Bunların başında o meşhur sosyal ağlar var hani, çoluk çocuk resimleri paylaştığımız, yaşınızdan, ne sevdiğinize her şeyinizi paylaştığınız o ağlar. Bu verileri alıp işleyenler bunları istediklerine pazarlıyorlar. Bu veriler aracılığıyla nefret ve korku yayabiliyorlar. Dünyada en büyük sorunlardan birisi kutuplaşmalar nedeniyle birbirini anlamama, bu anlamama sonucu, bu anlamayanlar birlikte çalışamıyorlar ve bu nedenle bir çok şey yapılamıyor ve işler yürümüyor. Bu özellikle bazı gelişmiş ülkelerde böyle. Bu büyük veri teknolojisinin kullanıldığı seçimlerde önce “İKNA EDİLEBİLİR KİTLE” bulunuyor/tespit ediliyor. (Örneğin, bir seçim bölgesinde böyle ikna edilebilir 22.000 kişi var deniliyor) Sonra bu kişileri ikna edebilecek veriler derleniyor, bu verileri işleyerek ortaya çıkarttıkları kişiye özel hapları, bloglar, makaleler ve reklamlar ile sosyal mecralar aracılığıyla ikna edilebilir kişilere yutturuyorlar, yani kekliyorlar. Bu keklemeleri her platformda yapıyorlar. İngiltere de ki BREXIT oylamasında İngiliz keklerini nasıl keklediler, sizce? Çok basit, bizim üzerimizden, yani biz Türkler üzerinden keklediler. Şöyle oldu, Türklere serbest vize uygulaması haberlerini ele aldılar ve AB nin vize serbestliğinin, şiddet ve terörist hareketliliğini arttıracağını söyleyen raporunu kullandılar. Bu raporla veya raporun söylemleriyle ikna edilebilir kitleyi bombardıman ettiler. İşte, bizde birileri çıkıp ha babam, de babam misali ötekileştirme yapmıyor mu? işte o misal. Daha ileri ülkelerde bu iş daha teknolojik, bizim gibi ülkelerde bu işlerin çoğu mitingler aracılığıyla yapılıyor. Sonuçta, yaratılan Türk düşmanlığı sayesinde İngiltere de BREXIT’i hallettiler. Demokratik bir şekilde halka hallettirdiler yani. Hatırlayın önceki Almanya, Belçika, Avusturya seçimlerinde de Türk düşmanlığı üzerinden ikna edilebilir kitleler halledildi. Bu sistemde, aradaki oy farkı az ise daha başarılı sonuçlar alınıyor. Bizdeki gibi toplum ortasından ikiye bölünmüşse, %51 lik demokrasi yutturmacası ve ikna söylemi, seçimi beceriklinin lehine çevirebiliyor. Bu işlerin teknolojik mucidi tabi ki bizimkiler değil. Ancak, bu sistemin ALATURKA sını meydanlarda kullanan “Ey bay .... sen bunlardan anlamazsın” falan diyen bizim Reistir. Daha önce yazmıştım, bu “big data” işlemi yaygınlaşmadan böl yönet, kekle, kutuplaştır işlemlerini uygulayıp, Almanlara, Belçikalılara, Avusturyalılara ve TRUMP’a ihraç eden yine bizim Reistir. Bakın Avrupa seçimlerinin son yıllarına, özellikle Almanya da, önceleri oyları talep edilen Türk kökenli Almanlara iyi yaklaşılırdı, şimdilerde reisimizden öğrendikleri, ötekileştirilerek daha karlı oy avcılığı yapmaya başladılar. Bu ötekileştirme sistemlerini Reisimiz! İhraç etti dünyaya. Yandaş mecralar aracılığıyla ve troller üzerinden her türlü dijital bombardıman yapan, uygulayan, ihracını yapan ve bunu kullanan bölen, kutuplaştıranlar, seçimleri yönlendirdiler. Bütün bu işler CPAL da (Conservative Political Action Conference) ele alındı ve tüm bunların sonunda Siyasi Teknoloji uzmanlığı denilen bir alan açıldı. Bu alanda çalışan kişilere ise TETİKÇİ deniyor. Bu tetikçiler büyük veri ile tetikleri buluyorlar, sonra işliyorlar ve ikna edilebilir kitleyi bir ruh halinden başka bir ruh haline geçirmek suretiyle kekliyorlar. Sonra tetiği çekiyorlar, tam 12 den vuruyorlar ve keklenen ikna edilebilen kitle demokratik bir % ile yani bizdeki %51 le seçimleri kazanıyorlar. Bunları yapanlar “çaktırmayan tek adamlar”, Brezilya da aşırı sağcı tek adam, whats.... dan yalan haberler yayarak kazandı. Mynmar da “face” aracılığıyla ırksal nefret aşılandı ve sonucunda “yakın dökün, ateşe verin, bir an önce Allahlarına kavuşsunlar.” Söylemiyle istedikleri soykırımlar yaşandı. Rusya da bu sistem bayağı oturmuş, “Böl yönet, böl fethet”, “siyah aktivist”, “polis hayatı önemlidir” gibi web sayfaları açarak tek merkezden, tek elden bu işleri yönetip, uyutarak tek adamlığa devam ediyorlar. Tüm dijital sloganlar aynı yerden çıkıyor. İnsanlar bu tür platformlarda bir araya geldiklerini zannederken, birbirlerinden uzaklaşıyorlar, kutuplaşıyor. Bu kutuplaştırma işi artık bir “DİJİTAL SİLAH” tır. Aklı yeten, bu yazıyı okuma zahmetine girenler, Silah, Tetik, Tetikçi ve diğer yukarıdaki anlatımla zaten bildikleri tüm bağlantıyı tekrar göreceklerdir. Bu işlerin çoğu kısaca “FACE” denilen sosyal mecrada gerçekleşiyor, bu “face” dedikleri artık dijital bir politik savaş alanına dönüşmüş durumda. Siz hala bebeğinizin, eşinizin, ailenizin fotoğraflarını koyarak sosyalleştiğinizi sanın. Kutuplaşarak asosyalleşmenin yanı sıra, seçimlerde keklenme ve düşünmediğiniz malları satın alma tehlikesi altındasınız artık. Sosyal platformlar bizi sosyal bir denizde boğuyorlar, öldürmüyorlar ama çatışma ortamları yaratmak için kutuplaştırıyorlar. Yeni anne baba olacaklara veya en azından 0-1 yaş aralığında çocuğu olan anne babalara sesleniyorum. Uzak tutun o çocukları mümkün olduğunca bu ortamlardan. Mümkün olduğunca diyorum, maalesef tam bir kurtuluşu yok. Eski çağlara geri dönersek belki. Düşünün, gelinen traji-komik durumu düşünün, bu makalenin bile okunması bu platformlar sayesinde olabilecek belki. Şimdi oturup gülün bu ağlanacak halimize. İyi bayramlar hepinize. ERCAN ERDEM |
|||||||||
|