2017 yılında, İBB Meclis toplantısında CHP grubundan Belediye Meclis Üyesi Sayın Mehmet Berke Merter isimli meclis üyesi arkadaşım söz alarak konuşmuş ve Sel afetine karşı İstanbul da ne yapılmalı konusunda bazı arkadaşlarla birlikte önerge vermişti. Link için TIKLAYINIZ modeli denilen ve teneke kola kutuları şeklinden esinlenilmiş şaft ve yer altında yapılan yağmur suyu rezervuar alanlarının yeraltında ve gerekirse yer üstünde birbirine bağlanarak yağmur sularının sele dönüşmeden toplanması ve gerekirse kullanılacak kısmının dışındaki bölümü deşarj eden bir sistemi önerdi.
Buna İngilizcede “G-Cans” deniyor, galiba Ground (zemin) ve Can (kutu) kelimelerinden türemiş. Genelde kola kutularına “can” deniyor, bu kelimeyle dev silindirik şaftları tanımlıyorlar.
Peki ne oldu bu önerge? Başkanlığa sevk edildi ve AKP tarafından unutuldu/unutturuldu. Kim hatırlıyor? biz eski belediye meclis üyelerinden bazıları.
Geçtiğimiz cumartesi günü yağan yağmur sonucu İstanbul’un geldiği nokta ortada. Sayın Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu bu durumda ne yapacak? Halka yapılacakları anlatacak, maddi manevi destek olmaya çalışacak, başka ne yapacak? Sayın İmamoğlu kendisinin İBB meclis üyeliği döneminde verilen bu önergenin takipçisi olacak aslında.
Sayın İmamoğlu nezaket gösteriyor, bu durumu AKP liler ve bu sel afetinden faydalanarak kendisine yüklenenlerin suratına vurmamak için çaba sarf ediyor. Bu kadar işi arasında, CHP nin 2017 deki bu önerisini birileri ona hatırlatmıştır zaten. Kim bu hatırlatacak olanlar? Tabi-i ki danışmanları ve meclis üyeleri gibi kişiler. Belki, Eylülde Meclis üyeleri bu durumu AKP li meclis üyelerine meclis oturumlarında hatırlatırlar.
Anladığım kadarıyla İstanbul Valiliği selden zarar gören İstanbul esnafına ve halkına yardım konusunda açıklama yaptı. Belediye de bir yardım usulü düşünecektir muhakkak, örneğin; danışmanlar, zarar gören malları belediye olarak satın alıp (ayakkabı, oyuncak, tekstil ürünleri vd.) hijyen açısından gerekeni yaparak ihtiyacı olanlara dağıtmak konusunda gerekenleri yapmaya başlamışlardır. Belediye kanunu buna cevaz verir mi? Bana göre verir/verdirtilir.
Aslına bakarsanız Osmanlı bu işi yüz yıllar önce düşünmüş. İstanbul da rezervuar olarak şehrin göbeğinde, tarihi yarımada da bir sarnıç yapmış ( kullanmış), (Bir çok şeyi Osmanlıya bağlıyoruz ancak bazen yeterli araştırma yapmadan önceki medeniyetleri hatırlamayabiliyoruz. Meclis Üyesi arkadaşımız Erhan Aslaner'in düzeltmesine göre Yerebatan Sarnıcını yapan Osmanlı değil, hatta fetihten 100 yıl kadar sonra Hollandalı bir gezgin keşfetmiş. ) Eğer bilgiler doğruysa, burası bazilika olarak da zamanında kullanıldığından "Bazilika Sarnıcı" denilmiş, halk arasında Yerebatan Sarayı da deniliyor. Bu yapıyı Bizans imparatoru I. Justinianus (527-565) yaptırmış denilmekte. Şimdilerde biz buraya “Yerebatan Sarnıcı” diyoruz. Turistler geliyor içinde gezdiriyoruz. Japonlarda gezdiriyorlar ve bu gezinin adı var; G-Cans Tours diyorlar. Bizimki, tarihi ve biraz işlevsizleşmiş belki, onlarınki yeni teknolojiyle yapılmış dev sütunlar içeren rezervuarlar. Turizm denince aklıma bir diğer meclis üyemiz Sayın Erdal Tüfekçi geldi, o da turizm önergeleri vermişti. Bakın, şimdi Turizm, Kent alt yapısıyla ayrılmaz bir bütün haline geldi. Yeni, teknolojik kent sistemleri tarihi olmadan da Turistik hale gelebiliyor demek ki. Bu teknolojik alt yapıları bir övünç kaynağı olarak Turizm amaçlı olarak da kullanabiliriz. Ama biz ne yapıyoruz Üsküdar meydanında bulduğumuz tarihi eserlerin üstünü kapatıyoruz. Halbuki yap üstüne kalın cam kaplama ve altını ışıklandır. Yoldan geçen insanlar görsün, turist gelsin sadece onun için. Metronun geçtiği güzergahın tarihi yerlerini müze gibi yap, ne olur? Ama yok, olmaz, biz her kuvvetli yağmurda Üsküdar meydanını denizle buluşturalım olur mu? Ne diyeyim yani kalın sağlıcakla.


ERCAN ERDEM