Muhacir " göç eden, hicret eden, göçmen" anlamında kullanılıyor..
Suriye iç savaşı sonucu milyonlarca muhacir topraklarımıza kabul edildi,
Osmanlıda, III Selim, II. Mahmud döneminden itibaren müslüman, ve dahi gayrı Müslim halkın, çeşitli nedenlerle ortaya bir zaruret olarak çıkan göç zamanlarında ahalinin mağdur edilmemesi yolunda tedbirler alınmış ve bugün Suriye'den olanlar gibi muhacirlere sahip çıkılmıştır..
"Tehcir", sözlük anlamı olarak- kökü hicret olan-, "göç ettirmek" karşılığında da işaret edildiği gibi, zorunlu bir göç hareketidir...
Yaklaşık beş yıldır topraklarımızda misafir ettiğimiz muhacirler bugün itibarı ile çoluk, çocuk , kendilerini neredeyse "düşman" kabul eden ülkelere iltica etmek üzere yollara dökülmüş bulunuyor..
Muhacirlerin zorunlu göçe tabi tutulması gibi bir durum söz konusu değilse de, batıya muhacir akımı için mevcut uluslararası anlaşmalardan doğan yasal engellerin ortadan kaldırıldığı da bir vakıadır.
Ülkemizde barındırılan ve artık bir bakıma ortak bir yaşamı paylaşmakta aşinalık kazandığımız muhacirlerin, ülkemizi terk edip tehlikeli bir meçhule gidişlerin makul bir nedeni bulunmamakta olup, aynı zamanda muhtemel can kayıpları ile ilgili sorumlulukların doğması da ihtimal dahilindedir...
"Tehcir" kavramının, yakın tarihimizden, Cumhuriyetin müktesebatına da intikal eden hüzünlü ve sorunlu bir izi vardır..
Hangi nedenle olursa olsun, çoluk, çocuk ayırt edilmeden "tehcir" 'e zorlanan yüz binler arasında , çocuklar ve kadınlar özellikle mağdur olmuş ve coğrafyanın vicdanında silinmez izler bırakmıştır..
Tehcir kurbanları olan masumlar, yollarda sersefil halde çetelerin her türlü insanlık dışı saldırılarına uğramış ve sonuçta bugünlere de yansıyan insanlığa karşı suçlar işlenmiştir. ..
Bugün, kendilerine- selamet kabul ettikleri bir istikamete doğru- yol arayanlara , özellikle Yunan resmi otoritesinin davranışı ile Anadolu coğrafyasında, çetelerin, tehcire tabi tutulanlara yaptıkları arasında mahiyet farkı yoktur ve insanlığa karşı suç kapsamında bir karşılığı olacaktır.
Burada önemli nokta, bu çaresiz ve neredeyse ümitsiz yolculuğa çıkanlara karşı işlenen suçlar konusunda, hiç hakkaniyetli olmamasına rağmen, bizlerin millet olarak bir "iştirak" sorumluluğumuzun doğması tehlikesidir...

Metin Demircı