Ceza adaletinin en tartışmalı konularından biri olan af yetkisi , bu defa örtülü af olarak infaz ambalajı ile gündemde,
Bir önceki tartışmalı yasa merhum Rahşan Hanımın ismi ile anılıyor, bu yasa da- bir suç örgütü liderini ziyaret ettikten sonra- gündeme getirilmesinde etkili olan Bahçeli ile anılacak..
Hapishanede annesinin mahkumiyetine ortak olmak zorunda olan bir çocuktan etkilenerek, gündeme getirilen Rahşan affı, sonuçları bakımından, toplumsal adaleti zedelemiş, fikrin müellifi Rahşan Ecevit dahi, adi suçluların da salıverilmeleri sonucu hayal kırıklığına uğradığını, neredeyse -pişmanlık ifadeleri- ile itiraf etmek zorunda kalmıştı..
Af meselesi; her dönem, devletin cezalandırma hakkı ve af yetkisi arasındaki ilişki bakımından -meşruiyet bağlamında- sonuçlanamayan tartışmalara neden olmuştur.
Affın meşruiyeti konusunda ileri sürülebilecek yegane adli argüman "adli hatanın" varlığı meselesidir...
Meşruiyet meselesi, CHP MSP Koalisyonu döneminde gündeme gelen Af bakımından da tartışılmış, devletin ancak kendisine karşı işlenen suçlar bakımından böyle bir yetkisinin olabileceği, ama, bireylere karşı işlenmiş suçlar bakımından "yetkisiz " olduğu ileri sürülmüştür.
Bu düşüncenin kaynağı, özellikle politik yansımaları olan davaların -hukuk etiği ve de toplumsal vicdan bakımından-sakıncalı hükümlere sebep olması olasılığıdır..
Yargı gücü, devleti temsil eden egemen güce bağımlılık gösterdiği ölçüde, siyasi niteliği ağır basan davaların, adil olmayan sonuçları, kamu düzenini de etkileme tehlikesi taşımaktadır.
Mevcut yasalaşmada da, devletin güvenliğine, anayasal düzene, milli savunmaya ve devlet sırlarına karşı işlenmiş suçlar karşı suçlar kapsam dışı bırakılmakta ve ek olarak gece yarısı önergesi ile istihbarat teşkilatı da özel koruma altına alınmaktadır.
İstisna hükümleri devlete karşı suçları kapsamakta ve devleti kullanan iktidar gücü, devleti hedef aldığına hükmedilen ve kovuşturulan suçlarda af yetkisini kullanmaktan- siyasi mülahazalar şüphesi yansıtmış olarak- imtina etmiştir...
Bireylere karşı işlenen cürümler bakımından istisna hükümleri neredeyse ihmal edilecek seviyelerde tutulmakta, ve devlet erkini kullanan egemen güç, suç mağduru bireyler üzerinde "olmayan" bir vesayet hakkını dayatmaktadır.
Mağdurların vicdanı ihmal edilmekte, yaraları tekrar deşilmekte, mağdurlar ve maktul yakınları güvenli ve huzurlu yaşam haklarına saldırmış, sakatlamış mücrimlerle bir arada ve eşit şartlarda yaşamaya zorlanmaktadırlar.
En yakınları katledilmiş , canları kanatılmış olanlar, bu yeni, örtülü af yasası ile, ceza hukuku bakımından- adeta- çok haklı nedenlerin doğurduğu meşru müdafaa- şartlarına mahkum edilmektedirler..
Toplumu savunmak devletin görevidir ve yetkisindedir cezalandırma hakkı ancak bu ödeve bağlı bir haktır..
Cezalandırma hakkında ve de cezanın ortadan kaldırılmasındaki yetki kullanımında keyfilik, toplumsal savunma ilkelerini ihlal etmekte ve toplum vicdanını yaralamaktadır...





Naci Bahçıvan