Önce Korana salgını, sonra darbe hayaleti ve sonunda da "erken seçim heyulası"- ülkenin gündemini kanaviçe gibi işliyor.. .. ..
Evde kal Türkiye'den, kontrollü sürü bağışıklığına geçiş dönemindeyiz..
Aklı erenlerce, kefen paraları dahil -son mühimmatın da harcandığı , artık , ekonomik darboğazı aşmak için , "süngü harekatı" gerektiği-- söyleniyor..!!
Ülkelerin başına her şey gelebilir , tarih, benzer örnekler ile dolu, önemli olan , hangi pozisyonda yakalandığınız ve gereğini yapmak konusundaki birikiminiz ve beceriniz...
Türkiye Cumhuriyeti, kuruluş safhasında, daha henüz "cenin" halindeyken, sıtma, kolera , trahoma v.d bir sürü salgının üstesinden gelmiş..
sağlık politikalarını sosyalleştirmiş,, aşıda da daha o dönem dışa bağımlı olmayan bir sistem oluşturan aşı merkezleri kurmuş iken,
Cumhuriyete duyulan alerji ve bu merkezleri kadük hale getirecek uygulamalar sonucu,; bugün, ağzı açık , yurt dışından bir aşı, icat edilir , bize de düşer mi diye bekleniyor..
Vırus, dünya çapındaki iddialara göre Çin'de tezgahlandı, biz ise, Çin/Japon menşeli ilaçlar ile salgını savuşturmaya çalışıyoruz...
Bu kadar, salgınlara muhatap olmuş bir ülke olarak, sıradan , influenza türevi olduğu söylenen bir vırus karşısında zorlanıyoruz..
Büyük devlet olmanın gereğini ortaya koymak zorunluluğu var, gelişmiş ülkelerin hali pür melalini kerteriz alarak, kendi vicdanımızı rahatlatamayız....
Çok övünülen - olağanüstü maliyetli-şehir hastaneleri- eğer öyleyse- yeterli donanıma sahipken, havaalanı pisti üzerine "sahra hastanesi" inşa etmek, sonra da , henüz korona salgını halledilmemiş iken , "sağlık turizmi" yapacağız demek,.. kafaların net olmadığını gösteriyor...
Aklı, dümen tutmak varken, hamasi söylemler, siyasetin de -baş, kıç - yalpalayan bir gemiye döndüğünü gösteriyor.
İktidar ortağının , seneler öncesinden kalmış mesajlarını retweet ederek, "tek başına iktidar" hayalini tedavüle sokup, arkasından, pardon deyip, muhalefete saldırması, hazine bakanına sınırsız kefil olması, söylemde kolay gibi görünse de, yarın öbür gün , bu ucu açık kefaletin siyasi sorumluluğunu göz ardı etmemek gerekiyor..
Siyaseten , "müşterek ve müteselsil" kefalet,- ilk seçimde , aynı kantarda tartılma sonucu doğurur. kim iktidar, kim darası- ortaya çıkar..!!
Bu iş, hem koalisyon ortaklığında, Kemal Dervişin programlarını şeksiz şüphesiz uygulayıp , sonradan da, -bugünkü gibi- tu kaka etmeye benzemez..
Siyasi jargonda , "erken seçim" lafı, tüpteki macun gibi derler... macun tüpten fırlamak üzere, ..!!
İktidar eteklerinde, "kabus " gibi algılansa da, "korkunun ecele faydası yok".....
Korona, "iktidara mı yaradı, yoksa iktidar konforunu mu bitirdi.".. sualinin , cevapları - fiilen- ortaya çıkmaya başladı.. ..
Kasım, pastoral bir iklime tekabül etse de, Cumhur ittifakı için, çemeni hafif acılı bir "pastırma yazı" yaşanması ihtimali yükseliyor....


Selman Karakuş