booked.net
 
 

 

Damat

 Yasama, Anayasa Mahkemesi ve askıdaki temel haklar.. !! - 08/06/2020





Ömer Kazan
E-Posta
Chp'li Berberoğlu'nun milletvekilliğinin düşürülmesi temel hak ve özgürlükler bakımından, telafisi mümkün olmayan bir hukuk ihlalidir.
Olağan yargı süreci sonundaki yargısal hüküm değil, sonrasında maruz bırakıldığı muamele ,TBMM ve Anayasa Mahkemesinin -karşılıklı olarak- ortaya çıkan hukuksuzlukta pay sahibi olmaları, Anayasanın 90. maddesi ile iç hukukumuzda kılavuz norm olarak kabul edilen -imzacısı olduğumuz -evrensel İnsan hakları Sözleşmelerinin açık ihlali, meseleyi daha vahim bir hale getirmektedir..
Berberoğlu, olağan iç hukuk yollarını tükettikten sonra , Anayasa m. 148 gereği, temel bir insan hakkı olan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürerek Anayasa Mahkemesine yaptığı bireysel başvuru halen derdest bulunmaktadır.
Anayasa Mahkemesi Kuruluş ve Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun, m. 49/5 ile ; yüksek mahkeme, "..esas inceleme aşamasında başvurucunun temel haklarının korunması için zorunlu gördükleri tedbirlere resen veya başvurucunun talebi üzerine karar verebilir" hükmünü içermektedir..
Başvurucu bir milletvekili olduğu ve Yargıtay hükmünün sadece TBMM Genel kurulunda okunması, seçilme hakkını ıskat edeceği için, yüksek mahkeme bu madde uyarınca , tedbir konusunda acilen bir karar alması gerekirken, bu görevi ihmal ve başvurusunu kabul ettiği Berberoğlu'nu iktidar partisinin insafına terk etmiş ve -davasını sonuçlandırmadan -milletvekilliğinin düşmesine dolaylı değil, doğrudan katkıda bulunmuştur.
Anayasa Mahkemesinin , bu safhadan sonra vereceği bir hak ihlali kararının, hapiste geçen ve halen geçmekte olan süre nazara alınınca, başvurucunun hukukunun ihyası konusunda bir değerinin olamayacağı açıktır.
Anayasa Mahkemesinin, dava konusunun demokratik toplum ilkeleri bakımından önceliğini göz ardı ederek fonksiyonsuz kalması sonucu, yasama organı , , anayasa mahkemesinde derdest olan davanın yargı sürecini de etkileyici siyasi bir tasarrufta bulunarak Ceza Kanununda düzenlenen; "yargı görevini yapanları etkilemeye teşebbüs "tutumu içine girmiştir.
Sonuç olarak, hem yasama hem de yargı, temel bir insan hakkı konusunda, müterafık/karşılıklı bir Anayasa ve Ceza Kanunu ihlaline iştirak etmişlerdir.
Bu saatten sonra, Anayasa mahkemesinin vereceği hükmün , maddi hukuk bakımından, bir hak tesliminden ziyade, sıradan bir içtihat olma özelliğinden bahsedilebilir..
Anayasal düzenin iki anayasal kurumunun, seçilme ve adil yargılanma hakkı gibi temel insan haklarının ihlali konusunda "yarışır" bir durumda olması, aynı anayasanın Hukuk Devleti ilkesi bakımından da endişe vericidir.


Ömer Kazan


YORUM YAPIN SÖZ SİZDE!

Adınız (Yorumda görünecek) :
Başlık :
Yorumunuz :
Güvenlik Kodu :    
 



Bu köşenin diğer yazıları;




AnasayfaAnasayfa Köşe YazarlarıKöşe Yazarları Bize UlaşınBize Ulaşın RssRss
Maxiva


Nettehaber'i Twitter'da kişi takip ediyor.