Anayasa Mahkemesi üyesi, Berberoğlu kararını umursamayıp, istiskal eden mahkeme kararına bir eleştiri gibi gözüken "Işıklar yanıyor" paylaşımı yapmış...
İçişleri bakanlığı "bizde hiç sönmüyor" karşılığı vermiş..
Steril demokratlar, anında " darbe " paniğine kapıldılar..
Her daim endişeli demokratlar haricinde de hemen herkes "ana muhalefet sözcüleri "dahil, üyeyi kınadılar.
Buğulu sesli tv habercileri, zamanda yolculuk yapıp, mahkemenin ışıkları ile, eski Türkiye genelkurmayının stresli dönemlerde, zaman zaman yanan ışıkları arasında paralellik kurdular, kamu oyunun hassasiyetlerine tercüman oldular...!!
Deniyor ki, "yargıçlar kararları ile konuşur", "yargıçlara, "şu kararı verdim, bu kararı verdim , sınırları içindeki "pranga mahkumu" muamelesi yapmak, ne kadar doğrudur... ??
Yargıç denen "kimlik" kendi kararını savunamayacak mıdır? O nedenle bu nedenle, Anayasa gereği kesin olup, altında imzası olan karara , -cami avlusuna bırakılan çaresiz çocuk muamelesi yapan -mahkemeye, dolaylı yoldan da bir sitem edemeyecek midir? Bu nasıl bir "ifade özgürlüğü "anlayışıdır..!!
Işıklı paylaşımı yapan üye, yanlış anlaşıldım dedi, yetmedi, özür diledi, ama yetmeyecek, "kelle alınmadan" demokrasimiz, salaha eremeyecek sanki..!! ..
Son olarak da; Anayasa Mahkemesi, kurumsal olarak, 15 Temmuzdaki duruşlarına atıfla , "darbe" nin içinde olmadığı açıklaması yaptı..!!
Kale gibi sağlam duran "ileri" demokrasimizin bir tweet darbesi ile yıkılacağı endişesini paylaşmak zor da olsa, durum bu.
İfade özgürlüğü hakkı konusunda son başvuru mercii olan AYM; kendi üyesinin "ışık" metaforu üzerinden yaptığı -iki kelimelik- paylaşıma katılmadığını açıklamak ihtiyacı hissetmiş...
Bu telaş; ifade özgürlüğü konusunda geldiğimiz yerin mi , yoksa demokrasimizin hangi aşamada olduğunun mu işareti? anlaşılamıyor..
"Işıklar yanıyor" ifadesinden milli iradeye gözdağı sonucu çıkarmak; "hava bulutlu" lafından , "bana ördek dedin" serzenişi çıkartmayı çağrıştırıyor..
Bu kadar darbe atlatan demokrasimiz, her şeye rağmen ayakta, ucuz darbe tehditlerine pabuç bırakmaz, ama müzminleşen hayali darbe korkusu , demokrasimizin kalitesi konusunda şüphe oluşturuyor.....
Esas mesele; Anayasa Mahkemesinin hedefe konmuş olması, kuzu ve kurt hikayesindeki gibi, "suyumu bulandırıyorsun, seni yiyeceğim"..!!
Son söz de yüksek Yargıca ; "Ah be muhterem; bu kadar darbe avcısı varken; ne çıkarsın çiçek toplamaya?".!!!



Gültekin kazancı