HARİKALAR DİYARI - 24/12/2020 |
|||||||||
Tweetle |
|||||||||
Bahçeli, Akşener'e partiye dönme çağrısı yaptı, "..bitsin bu çile"... dedi.
AİHM'nin Demirtaş Kararını "tanımıyoruz, takmıyoruz" dedi,.. Partisinin ebediyen kapatılması konusundaki talebini yineledi.. AİHM kararı yerine maşeri vicdan vurgusu yaptı, sanırsınız ki, % 10 civarında oyla, maşeri vicdanı rehin almış - kendi mülkü sayıyor..!! Hemen arkasından İçişleri Bakanı da , aynı kararı tanımadığını açıkladı. Terörle mücadelede yeni ve kapsamlı bir harekat başlattıkları hususunda da kamuoyunu aydınlattı.. Gurup toplantısında , Cumhurbaşkanı, ; AİHM 'nin "serbest bırakılsın" kararına vardığı Demirtaş'ın- terör destekçisi olduğunu ileri sürdü, sonuçlanmamış dava dosyaları üzerinde mahkemelerden önce hüküm verdi, üzerinde yargıç cüppesi yoktu ama , bir çok yargısal hüküm cümlesi kurdu. AİHM hakkında da iki yüzlülük ve çifte standart ithamlarında bulundu, Batasuna kararını emsal göstererek ,Mahkemenin tenakuz içinde olduğu iddiası ile yargısal karar eleştirisi yaptı.. AİHM'nin kendilerine yanlış gelen - gelecekteki kararlarını da sürekli olarak eleştireceklerini ve tanımayacaklarını ileri sürdü.... AİH Sözleşmesi, Temel İnsan Hak ve Özgürlükleri konusunda uluslararası bir sözleşme ve Türkiye imza/onay sürecini yıllar önce tamamlamış taraf devlet.. AİH Sözleşmesinin denetim organı ,AİH Mahkemesine, bireysel başvuru hakkı ve mahkemenin yetkisini tanıyalı da yıllar oldu.. Mahkeme, bu yönde Anayasa m. 90'a eklenen bir fıkra ile, ulusal mevzuatın üzerinde bir yargısal yaptırım gücüne sahip.. Sözleşmeye taraf devletler, mahkemenin kararlarını tartışmıyor, tanımazdan gelmiyor, kararlarının gereğini yerine getiriyor... Cumhur İttifakı, uluslararası yargı yetkisine sahip mahkemenin kararlarına, zilyetlik konusunda köy muhtarının mühür bastığı "el senedi" kadar bir "hüküm" değeri tanımıyor.. Tam da , yeni bir demokrasi ve yargı reform lafları- "peynir gemisinin" yelkenlerine rüzgar doldururken, bu tutum, olmayan inandırıcılığı da rüzgara verdi... Ana muhalefet lideri, Anayasa mahkemesine aday üye seçen 107 Yargıtay hakimi hakkında; siz hakim değilsiniz, sarayın militanısınız" yakıştırması yaptı.., vicdanlarını kiraya verdikleri, iradelerini sattıkları , suçlamasında bulundu.. Yüksek yargıçlardan henüz bir cevap yok,, bu iddialara karşı kulaklarının üzerlerine yatarlar mı bilinmez,.. Cevap verseler , ne diyecekler, "biz seçtiğimiz adayı, İstanbul savcılığından tanıyoruz, Yargıtay'da herhangi bir dosyanın kapağını kaldırmamış olması bir nakise değil, bizim güvenimiz tamdır" diyebilirler mi..?? O zaman, Anayasa Mahkemesine neden Yargıtay'dan üye alınıyor, cansiperane hak hukuk peşinde görev yapan yargıçlar, savcılar var" onlar neden değerlendirmeye alınmıyorlar, "takdir hakkı hangi ölçülere göre kullanılıyor", sorusunun cevabı askıda kalır.. Yargıtay gibi bir yüksek mahkemenin, atlama taşı olarak kullanılması , itibarına halel getirmez mi.. Bütün bu olup bitenlere bakınca , Anayasasında "Hukuk Devleti" yazan , ülkenin sakin ve saygın ve de sessiz yurttaşlarına -bu kadar eziyet reva mı..!! Feryal Güneş |
|||||||||
|