Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin en temel meselesinin "siyaset değil" demokrasi olduğunu iddia ediyor ve buna göre hedef belirliyor.
Demokrasi cephesini tahkim etmek için her türlü fedakarlığı yapıyor..
Herkese açık ve barışçı bir ortak güç oluşturmaya çalışıyor..
Meselelere siyaset ve ikbal kaygılarından uzak yaklaşıyor ..
Komplekssiz, "makam heveslilerinin" önünü açıyor.
Sanki, Cumhuriyetin altı okunun simgelediği partinin genel başkanı olmak ona yetiyor..
Siyaseti ikbal yarışı sayanlar tarafından siyaseten yetersiz sayılıyor..
Yanıldığı zamanlar da oluyor, kandırıldığı zamanlar da ( dokunulmazlıkların bir defa kaldırılması tuzağı..!!), özeleştiri yapıyor.
Orta halli bir bürokrasi tecrübesinden sonra girdiği siyaset mücadelesinde, dana dişi gibi , yıllarca semirmiş, yere göğe sığamayan siyaset kodamanları ile ikili tartışmalara girebilecek cesareti var, rejimin en güçlü adamına, "istediğin yerde çık karşıma, el mi yaman bey mi yaman , görsünler ", restini çekiyor....
Devletin en yüksek güvenlik bürokratlarının -yüzlerce koruma ile boy gösterdiği- bir şehit cenazesinde, savunmasız bırakılıyor, bir inek hırsızı tarafından yumruklanıyor, devşirme çapulcular tarafından linç edilmeye çalışılıyor, üslubunu bozmuyor.....
Demokrasinin temeli olan adalet tehlikeye düşmeye başlayınca, yayan yapıldak üç beş kişi ile yola çıkıyor, kimseyi çağırmadığı bir yolculuğa başlıyor, halk yalnız bırakmıyor, her gün artan sayılarda yoldaş oluyor, yolu bitirdiği alanda milyonlar tarafından karşılanıyor..
Hukuksuz tasarruflara karşı dikiliyor, Yargıtay'ın çoğunluğunu teşkil eden yüksek yargıçları itham ediyor, davalar ile korkutulmaya çalışılıyor, " açmazsanız namertsiniz" diyebiliyor..
Son mahalli seçimlerde , "millet ittifakı" ile sandığı silkeliyor, ilk seçimde olabileceklerin işaret fişeklerini çakıyor..
Sadece dışardan değil içerden de darbeleniyor... Ergenekon davaları ile nerdeyse yer bezi yapılan asker üniformasının şerefini ihya etmek için genç bir askeri parlamentoya taşıyor. ilk dalgada , gemiyi terk eden o oluyor, Cumhurbaşkanı adayı yaptığı , -müzmin genel başkan adayı- parti kuruyor, fakat siyasi ikâmetgâh adresi hala Chp ..!!
Başkasının evinde pijamayla oturan "misafir" gibi..!!
Burunlarına biraz lor peyniri bulaşanlar, kendilerini mandıra sahibi zannediyor. Ne yazık ki, , başka siyasetlerin değirmenine- su taşıyan acemi "saka" fotoğrafı veriyorlar...
Kılıçdaroğlu ve millet ittifakı, hak hukuk adalet ve demokrasi tehlikede diyor, karşısındakiler "kıraathane siyaseti " ile cevap veriyor..
Herkes siyaset yapsın , bin çiçek açsın , bin fikir yarışsın da, o günlerde değiliz..






Levent Korucu