Cumhurbaşkanı "insan hakları" eylem planını açıkladı..
Girizgahta, çiçeğe su verme metaforu üzerinden , "insan hakları" tanımlaması yaptı, " susuz çiçeğe su vermek adalet, dikene su vermek zulüm olur" dedi..
Baştan raconu kesti, "fazla heveskar olmayın, suyu( insan hakları) çiçeklere vereceğiz ve de ; çiçek ile diken ayırımı yapacağız " der gibiydi..
Çiçek kim, diken kim, bütün dikenler susuz mu bırakılacak? uygulamada ortaya çıkacak..
Halbuki İnsan Hakları Genel Teorisinde, insan hakkı evrensel bir kavramdır, insanlar arasında - çiçek böcek ve dahi diken benzetmeleri üzerinden ayırımı yapılmaz..
Hak temelli herhangi bir farklı uygulama, en önemli insan hakkı ihlali olan "ayrımcılık" sayılır ve de bütün ulus üstü insan hakları belgelerinde yer alan evrensel bir ilkedir.
Avrupa İnsan hakları Sözleşmesine Anayasada atıfta bulunulmuş olmasına rağmen, herkese uygulanmadığının örnekleri ortada,.. Cumhurbaşkanı , uygulamadaki bu seçiciliği, -çiçek ve diken ayırımı- ile sürdüreceklerini ilan etti..
Avans olarak "heyecan" yapan duygusalların işin bu tarafını gözden uzak tutmamaları, yeni bir "yetmez ama evet "veya "bu sefer de çok olmuş yahu" yanılgısına düşmemeleri bakımından , tavsiye değeri taşıyor.. Yine de kendileri bilir..!!
Türkiye'de yargıya güven , son dönemlerde, özellikle "tek kişilik hükümet" sisteminde irtifa kaybetti..
Hak teslim etmede, zaaf gösteren her türlü uygulama , "Adalet eksikliği" ile maluldür.
Ergenekon , Balyoz davalarından bu yana, "keyfilik" niteliği ağır basan yargısal uygulamalar da nazara alınınca, ..
Yeni insan Hakları Eylem planı sanki; Bad-el harab-ül Basra, "Basra harap olduktan sonra" deyimini çağrıştırıyor....
Hele, insan hakları ambalajlı ile yeni ve sivil anayasa iddiaları, büsbütün teyakkuzda olmayı gerektiriyor..
Senelerdir ,yapa,, boza, bir sürü reform paketi ile eyleştiler, gençlik hayallerini gerçekleştirmede kaldıraç yaptılar, bu sefer yapılması gerekenleri kavradıklarını temenni etmekten başka çare yok gibi..




Gülten Kaygılı