Yetmez ama Evet'in Türk Yargı Erkine maliyeti ve bazıları için "Kına yakma zamanı" ... - 11/01/2022 |
|||||||||
Tweetle |
|||||||||
Anayasa Mahkemesi Başkanı, "Adil Yargılanma Güvencesi olarak Silahların Eşitliği ilkesi" ile ilgili panelde yaptığı değerlendirmede;
Anayasaya 2001 yılında yapılan Anayasa değişikliği ile hak arama hürriyeti kenar başlıklı 36. maddeye eklenen- "adil yargılanma hakkı" bakımından,; bireysel başvuru istatistiklerinin endişe verici olduğu tespit ve ikazında bulunuyor. Bireysel başvurunun uygulanmaya başladığı 23 Eylül 2012 tarihinden itibaren yapılan başvuruların büyük bir kısmının "adil yargılanma hakkı" ihlaline ilişkin olduğunu açıklayarak, yargı erki bakımından hali pür melalimizi ortaya koyuyor.. 2021 yılında Anayasa Mahkemesine yapılan 66.000 civarında bireysel başvurunun %73'ten fazlasının "adil yargılanma hakkının ihlaline" ilişkin şikayet olduğu gerçeğini toplumun dikkatine sunuyor.. 2012 yılından bu yana toplam ihlal kararları içinde de "adil yargılanma hakkı " ihlalinin, %77 ile birinci sırada olduğu saptaması , bireyin yargı karşısında ne kadar korumasız halde olduğunu , bir başka deyişle , "yargı" erkinin ne kadar adil olduğunu..!! toplumun vicdanına neredeyse bir tokat gibi çarpıyor... Bu hazin tablo, 2010 yılında "yetmez ama evet" guruldamaları ile başlayan, Anayasa değişikliği sürecinin sonucu.. Liberal "cemaat "ortaklığı uzun süre, Türkiye'de, ısrarla anti demokratik,, bürokratik ve yargısal bir iktidar "jüristokrasi" odağı bulunduğu kara propagandasını yaptı,.. Yargı bağımsızlığı havucunu toplumun önünde sallandırarak, araya bazı bayram şekeri tadında kavramlar da sıkıştırarak , cemaatin yargıya çöreklenmesi sonucu doğuracak Anayasa değişiklik paketinin "yetmez ama evet" çığlıkları arasında , bir referandum sonucunda hayata geçirilmesinde, bu ikilinin ve onlara kol kanat geren iktidarın büyük dahli var.. Bugün terör örgütü olarak nitelenen cemaate; yargı erki - 2010 Anayasa değişikliği süreci sonunda - üzeri nasıl doldurulursa doldurulsun cömertliği ve "beyaz ciro" ile devredildi.. Sonrası malum, elin cemaati kimsenin gözünün yaşına bakmadı, yargı adeta cemaatin kumpas teşkilatı olarak çalıştı, -başbakandan bakanlara, mit başkanından genel kurmay başkanlarına, komutanlara. v.d - her faniye bir doz yargı zulmü yaptı.. Üstüne cila olarak, çakma komutanları ile askeri kalkışmada bulundu, .. Yargıyı, gerdeğe sokulan "damat" gibi, sırtına vurarak, cemaate teslim edenler, sonra , yargıdan cemaat temizleme operasyonuna başladılar, hala bitiremediler.. Arada doğan muazzam boşluğu doldurmak için, parti teşkilatlarından savcı, yargıç devşirdiler,.. Eskiden, öğretmen eksiğini gidermek için , hızlandırılmış kurslarla yetiştirilen, " jet öğretmen" adı verilen öğretmenler, köylerde görev yaparlardı, hasbi, bir eğitim seferberliğine omuz verirlerdi.. Yargıda, fetö kumpasından doğan boşluğu kapatmak için, parti teşkilatlarından medet ummak, yargı erkinin tabiatına aykırı olduğu kadar, doğurabileceği sonuçlar bakımından da toplumsal adaleti tehdit etme potansiyeli taşıyor. Bugün , Anayasa Mahkemesi Başkanının da tanımladığı ve işaret ettiği tehlike , tam da budur.. En yüksek mahkeme başkanına ve eldeki verilere göre ;"Adil yargılanma hakkı" tehdit altındadır.. Türkiye bu girdaptan bir şekilde çıkar,.. Yalnız, Anayasa Mahkemesi Başkanının bu tarihi uyarısından sonra, "yetmez ama evet" tayfasına, iyi cins, ince elenmiş kına göndermek zarureti doğmuş bulunuyor, uygun yerlerine yakabilirler, bu eser, onlarındır... Lami Kaygılı |
|||||||||
|