RTÜK Kanun taslağı;
sektörün sorunlarına çözüm getiren,yetki karmaşasını ortadan kaldıran,yayıncılık sektöründe rekabeti arttıran ve yayın denetimini etkin bir şekilde sağlayacak bir düzenleme olarak kamuoyuna takdim edildi..
Kanun genel gerekçelerinde rutin olarak bulunan soyut tanımlamaların sadece bir mevzut süsü olduğu ve uygulamanın muhalif yayınlara yönelik bir rejim sopasına dönüştüğüne dair örnekler yaygınlaşıyor.
Halbuki, kanun,; frekans karmaşasına son vermek, karasal yayın kuruluşlarının lisans sorununu çözmek, medya sahipliği ve yabancı sermaye payı konusunda tekel oluşumunu engellemek, ve daha da önemlisi , TRT yayınlarına RTÜK denetimi getirmek gibi iddialı düzenlemeler içeriyor..
Reyting sistemi, izlenme oranlarının gerçekçi bir gözlem ile ölçümlenmesi de RTÜK denetiminde....
Ama, gel gör ki; kanun lafzında mevcut objektivitenin asgarisinden dahi eser yok..
RTÜK, kuruluş kanunun kendisine yüklediği görevlerden ziyade , bir kaç mecraya sığınmış muhalif kanalların üzerinde demoklesin kılıcı gibi sallanıyor....
Her fırsatta , para cezaları ile yıldırmaya çalışıyor, iktidarcı mecralara ise, ellerinden gelse "güzel cilalıyorsunuz" başlığı altında para ödülü verecek..
Özellikle, yeni rejimin karakteristiği gereği, Cumhurbaşkan hakkındaki yorumlarda sınır çizgisi, " gözünün üstünde kaşı var" seviyesinde ...
Yeni rejimin kurumsal mantığı, Cumhurbaşkanını her türlü eleştiriden münezzeh olarak kabul ediyor ve ona göre idari fonksiyon ifa ediyor....
Sonuçta , RTÜK , son örnekler ile yaygınlaştırdığı -Cumhurbaşkanını koruma telaşı altındaki- her türlü eleştiriyi yasaklamayı hedefleyen anti demokratik uygulamaları ile , rejimin otoriterlik aparatı gibi görev yapıyor..




Bahar Soylu