Altılı masada aday sancısı olduğu dedikoduları artıyor..
Masa sakinleri reddetse de, arada mezhep ağırlıklı siyaset kendini hatırlatıyor..
Anlaşıldığı kadarı ile hakim Türkiye sosyolojisi henüz mezhep sorununu aşabilmiş değil..
Kılıçdaroğlu, hiç bir zaman kendi kimliğini öne çıkarmamış olmasına rağmen, Tunceli menşei nedeni ile mezhep kadrajında tutuluyor..
Bunda, uzun zamandır yöneten siyasi kesimin, sünni kimliğini, baskın halde dayatma çabasının rolü var..
Cumhuriyetin yüzüncü yılına, azımsanmayacak milyonlarla ifade edilen bir inanç kimliğinin "henüz", kendi ibadethane ritüelini- kabul ettirememiş olmasının ayıbı ile giriyoruz..
Demokratik toplum gerekleri konusunda sürekli bir gerileme halinde olan yönetim anlayışı , seçim endeksli en ileri hamle olarak , ancak, Kültür Bakanlığına bağlı bir daire himayesinde ,-cülus bahşişi kıvamında- bir özgürlük alanı açımayı göze alabildi..
İktidar cenahı böyle, ne yazık ki altılı masa da radikal bir çıkış yapamıyor..
Demokrat parti, çok zorlayarak bir kenarda tutulsa bile, diğer sakinler de sütre gerisinden "mış" gibi ve de tecahül_ü arifeden (bilip de bilmemezden gelme) geliyorlar..
Halbuki, tarihin, sorumluluk yüklediği kritik zamanlarda, değişim için radikal kararlar almanın yükümlülüğü vardır...
Kılıçdaroğlu'nun demokrasiyi rayına sokmak için ne kadar çırpındığı açık, hataları var, karşısındaki takiye siyasetine inanma zaafına düştüğü anlar oldu, ama, toplamda, çoğulcu sayılabilecek bir muhalif blok oluşturdu..
Kıyamet köprüsünden önce son çıkışa yaklaşırken , "sen yapacağını yaptın , kenarda kal, şansını zorlama" demenin siyasi ahlak ile bağdaştırılması mümkün değil..
Abd , 1960 yıllarda yan yana oturmadığı bir renkli kişiyi Başkan yaptı ve hala izleri olmasına rağmen, kendi tarihi ile helalleşti..
Türkiye, hala eksik ve yanlış uygulamalar olmasına rağmen, kürt kökenli bir sivil yurttaşını -Turgut Özal- cumhurbaşkanı yaptı..
Altılı Masa, kendi aralarında anlaşır, uzlaşır, bir aday tespit eder, denizleri aşmaya niyetlenmiş bir hareketin, Munzur çayında boğulması , geleceğe dönük bir hayal kırıklığı da yaratır.
Sonuç olarak, zaman, bir kadın başkan zamanı mıdır, yoksa radikal sunni mezhepçiliğin kıskacından çıkarılacak bir alevi veya kürt yurttaşın zamanımıdır??!!! ,
Bu kararı, altılı masa, alıcısı bozuk radyo gibi ,parazit yapan yayınları kaale almadan, vermek, tarihi sorumluluğundadır..
Zaman, düğün çorbası değil, Çanakkale şehitlerinin "yağlı buğday çorbası"'nı içmek zamanıdır..







Bahar Soylu