Dünyanın en iyi lokasyonlarından birinde bulunan Havalimanının pistlerini millet bahçesi ambalajı ile, millet yatsın yuvarlansın diye -kırıp, battal haline getirip , sadece kendi şahsi jetlerinin kullanımlarına tahsis ettiler..
Cüretlerinde fazla ileri gittiklerinin farkına varınca, hiç olmazsa bir Sahra Hastahanesi kurup, kamuflajı tamamlayalım dediler....
İhaleyi bermutad kadrolu müteahhitlerden birine verdiler..
Dönemin Sağlık Bakanı sadece 45 gün içersinde Hastahanenin tamamlandığı şişinmesi de yaptı..
Ama, kamu malında bu kadar büyük bir kıyımın , bir yerlerden ahı çıkacaktı.
Koskaca Külliyeyi yapan muhterem , , çok ballı ihallelere alışmış olup , nispeten bahşiş sayılabilecek bir bedel için muhtemelen özensiz davrandı, kar yok, yağmur yok, fırtına yok, ama kurak bir yaz günü, sıcak su borusunun patlaması nedeni ile çatı çöktü, bir bebek hayatını kaybetti...
Haberlerde, bebeğin ismi dahi zikredilmedi, küçücük hayatı, İstanbul'un göbeğinde, dünya çapında bir inşaatçi için, neredeyse portatif sayılabilecek ebadlarda bir güya hastahanede sona erdi...
Sanki, "ne yaptınız bu güzelim havaalanına muhteremler" sitemi gibi...


Sevim Çalışkan