Etyen Mahçupyan uzun zamandır iktidar politikalarına yakın duran bir düşünce adamı olarak, yeni Başbakana danışman oldu ve bu seviyedeki bir işbirliği doğal olarak ses getirdi.. Yadırganacak bir durum yok,topluma entellektüel seviyesi ile katkı yapmayı kendine iş edinen kişilerin bir siyasete yakın durmasında herhangi bir mahzur da yok.. sonuçta, bir siyaset tarzı'nın ülke yararına olarak desteklenmesi, entellektüel bir sorumluluk gereği olarak da düşünülebilir.. Akp propoganda tekniğinde, iyi yapılan icraatların da sırf akp'den sadır olduğu için değersizleştirildiği algısını yerleştirmek, bir yöntem olarak uygulanıyor.. akp'nin bu tekniği bilinçli ve başarıyla uygulamasının gerisinde, hala genel kabulün dışında bir siyasi hareket oldukları iddiası var,bu tarzı, sürekli mağdur rolü yapmanın, rafine bir tekniği olarak da değerlendimek yanlış olmaz.. toplumun ve de akp destekçilerinin, "mağduriyeti", dışlanmışlık sonucu bir pozitif vasıf olarak öne çıkardıkları da biliniyor.. toplumu, endoktrine etmeyecek seviyede her türlü propaganda'nın, siyasi destek devşirmenin bir algı yönetimi olduğu gerçeği karşısında, reel politikaya tekabül ettiği de bir vakıa.. Bu noktada, Mahçupyan açısından, politik duruşunu şekillendiren ilkeler olarak, demokrasi ve hukuk arasındaki ihmal edilemeyecek, ilişkinin, tartışılması zorunluluğu doğuyor..Mihenk taşıına vurulacak, bir örnek vaka olarak hıran Dink'in katli ve yargısal süreç önemli bir veri olarak değerlendirilmeyi gerekli kılıyor.....Hırant Dinkîn kalleşçe katledilmesi, akp iktidarının kendini tahkim ettiği bir zaman diliminde vuku bulduğu için," derin devlet "mazeretlerinin bir geçerliliği ve inanırlığı yok, Hırant Dink, infazı, "kurbanın" kendisine devlet yetkilileri tarafından tebliğ edilmiş nadir politik cinayet örneklerinden biri..Tebligat, kamusal alanda, vilayet binasında yapıldı,mealen, ayağını denk almazsan gümbürtüye gidersin,ihtarı yüzüne karşı ve de kamu görevlilerinin bulunduğu bir ortamda söylendi..Kısa bir süre sonra da, arkasından ve başından vuruldu, tıpkı, bugün askerlerimizin vurulduğu gibi. Hıran Dink'in katli sürecinde yetkili ve görevli olanlar,bürokratik seviyelerde taltif edildiler, mebus oldular, bakan oldular...Yargı safhasındaki hukuksuzluklar, avukatları ve ailesi tarafından defalarca haykırıldı, tıpkı, Ergenekon davalarında olduğu gibi, sonunda verilen hüküm, ne ailesini ne avukatları ne de toplum vicdanını tatmin ett, tıpkı, Ergenekon davalarında olduğu gibi..bugün, mahçupyan'ı kendisinde danışman yapan siyasi irade, yargıdaki bütün bu hukuksuzlukları, haksızlıkları, düne kadar," ne istediniz de vermedik" muhabbeti içinde oldukları, bir yapıya ciro ederek sorumluluktan kurtulmaya çalışıyor,yargıda yaptığı düzenlemeler ile ve güvenlikçi yasalar ile rejimi disipline etmeye çalışıyor, giderek otoriterleşiyor.
Haklar düzeninde yapılan her devlet müdahalesi, liberteryen bakış açısından, bir özgürlük ihlali potansiyeli taşır..bunu en iyi bilebilebilecek kişilerden biri, de sayın Mahçupyandır..
Sayın Mahçupyan, tehlikeli sularda seyir yapan gemilerde, gözcü direğindeki gözcülere destek olmak üzere çıkarılan takviye gözcü gibi..
Batmaz denilen Titanik, buzullardan kopan buz kümelerinin bulunduğu sularda, aşırı hız ile seyir yaparken, (diğer şirketlerle rekabet gereği)gözcüler, buz kütlesini geç farkettiler ve yapılan tornistana rağmen, çarpışma engellenemedi ve battı.. mahçupyan, zor bir gözcülüğe soyunmuş gözüküyor..

Aslı çiçekçi