Dış politikada - 10/02/2016 |
|||||||||
Tweetle |
|||||||||
Son zamanlarda, ülkeyi yönetenlerin, dış ilişkiler ile ilgili beyanlarındaki kırılgan üslup dikkati çeker boyutlarda..
İç politikada, taviz vermez bir muhalefet karşıtlığı öne çıkarken, (Başbakan son olarak, kimse 657 "Devlet Memurları Kanunu'nun sağladığı güvenceler" zırhına güvenmesin, o zırhı kırarız dedi.. ) dış politikada, sürekli bir alttan alma hali var. Cumhurbaşkanı, pyd muhabbeti üzerinden Abd'ne serzenişte bulunurken, naif bir hayal kuırıklığını ortaya koyuyor.. Cumhurbaşkanı, Başbakanlığı döneminden bu yana sürekli bir win win ,kazan-kazan haline vurgu yapıyor, oysa, bugün, özellikle, Ortadoğuda, "kim ne koparırsa "düzeni var.. Saflar netleşmiş, silahlar kuşanılmış, hamle üzerine hamleler yapılırken, devletin doruklarında,eski dostlara sitem, serzeniş, hatta nerdeyse bir "aşkolsun" hali var. Başbakan, Kut'ül Ammare kuşatmasına, İngilizlerin ve müttefiklerinin esir alınıp kasabanın kurtarılmasına atıfta bulunuyor, Son gelişmelere bakılırsa, bırakın ortadoğuda bir yer kuşatmayı, güneyden tamamen kuşatılmışlık halindeyiz..Eski dost ve müttefiklerimiz tarafından sürülen mülteciler sınırlarımız dibinde giderek çoğalıyorlar, BM, kemdi üyelerinin, Suriyede yediği haltlar yüzünden yerinden yurdundan edilen mazlumları, insanlık adına sınırlarımızdan içeri almamız direktifinde bulunuyor. Suriye'yi, hepsi BM üyesi olan Koalisyon güçleri istila etti, kaçan mazlumlara evimizi yurdumuzu açmak bize düştü, 3 milyona yakın mülteci sınırlarımız içinde, her an sayı çok büyük boyutlara ulaşabilir, daha şimdiden, 400.000 çocuğun temel eğitim almadan yaş aldığını mülteciler ile ilgili raporlarda tespit etmek mümkün. Yarın, milyonlarca eğitimsiz Suriyeli mülteci gencin toplumsal hayata katılması sorunları ile de karşı karşıya kalabiliriz. Üç kuruş beş kuruş bahşiş misali paralarla bu meseleleri çözmek mümkün değil... Ağlama sızlanma zamanı değil, tedbir alma zamanıdır.. Seher Gönlüak |
|||||||||
|