Adeta post modern darbe geleneğimiz yeni bir örnek eklendi.
Cumhurbaşkanı, Başbakanı kongreyi toplayarak, başbakanlık makamını devretmek üzere,talimatlandırdı. Fiilen kadük hale getirilen Anayasa'ya göre, Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan'ı, istifaya dönük bir azil sürecini başlatma yetkisi ve görevi bulunmamaktadır.

Usulüne uygun Kongre toplamak bir partinin iç işi sayılmalıdır ve hariçten yapılacak değerlendirmelerin geçerliliği yoktur.
Bir partinin, yönetim biçimi bazılarının işaret ettiği gibi,siyasi partiler kanunundaki zaaflarla ilgili olmayıp, üyelerinin, siyasi, sosyolojik ve dahi dini hassasiyetler bakımından önemlidir "böyle yönetilmek istiyorum" demek, siyasi özgürlükler alanında bir tercih olarak kabul edilmelidir...

Cumhurbaşkanı'nın, yürütmenin başı olarak bir siyasi partinin iç işlerine karışması ve Hükümetin işleyişine Başbakan üzerinden müdahalede bulunması Anayasal düzeni ilgilendirir.

Hükümetin işleyişine cebir, şiddet kullanarak müdahale iddiası, 28 Şubat darbe davasının konusu olarak yargı önündedir.
İktidar anayasacılarına göre, anayasasızlık, sandık sonuçları karşısında herhangi bir kıymet-i harbiyeye sahip değildir.
Sandık sonuçları, yönetim sorunu bakımından yeterlidir, gerisi önmli değildir, "sen ben bizim oğlan" düzenine göre işler yürütülür.
Demokrasi ve Anayasa arasında vazgeçilmez bir ilişki bulunmamaktadır. Yeni anayasacılık anlayışı budur...

Anayasa hukukçularına göre ise, anayasal metrukiyet haline tekabül eden "Anayasasızlık" halidir.
Fiilen metruk(kadük) hale getirilmiş Anayasa, bir üstün norm olarak kendi meriyetini ortadan kaldırmak (normatif ötanezi) imkanına sahip değildir.
Anayasa meselesi acilen halledilmelidir. Anayasası olmayan devletin varlığı hukuki olarak sakıncalıdır.



Hasan Karayel