genelkurmay, Suriye tarafından düşürülen uçağımız ile ilgili olarak kamuoyunu yeterince aydınlatamadı, sürecin siyasi iktidar tarafından yönetilmesi kaygısı ile sessiz kalması bir dereceye kadar anlaşılabilir ise de,daha sonraları, yapılan açıklamalar kafaları karıştırdı. Son örnek olarak,Genelkurmay Başkanı ile İletişimden sorumlu komutanın beyanları arasında çelişkili durumların mevcudiyeti, meselenin vahameti karşısında bırakın açıklayıcı olmayı zihinleri büsbütün karıştırıyor. Radar görüntüsü ,füze takip sistemi gibi teknik tabirleri farklı bağlamlarda kullanırsanız,karşınızdaki ,bu konulara uzak kamuoyunu endişelere sevkedersiniz. Genelkurmay Başkanının " Suriye ile savaşa girecek halimiz yok" şeklindeki beyanı da, askeri terminolojiye uymamakta olup, savaşa girip girmemek ,Genelkurmay Başkanının takdirinde olan bir husus değildir, TBMM karar verir ve bu karar uygulanır,Genelkurmay Başkanının "hali" 'nin olup olmadığına bakılmaz. Genelkurmay Başkanının görevi, orduyu her daim, kendisine yapılacak hucumları defetecek bir "hal"de tutmaktır. Genelkurmay Başkanı bir gazeteciye, "ne yapacağımızı yapınca görürsünüz" tarzındaki beyanı da , Genelkurmay Başkanılığı mevkiinin müstesna ağırlığı ile mütenasip değerlendirilmeyebilir., Bu uslüp ,siyasetçilerin zor zamanlarda halkı teskin etmek için kullanacakları bir söylem olarak bir dereceye kadar normal karşılanabilir ama,Dünyanın en büyük ordularından birine kumanda eden bir komutanın sözünün olması gereken ağırlığına denk düşmeme tehlikesi taşımaktadır.Sonuç olarak ,Suriye'nin uçağımızı düşürmesi sonucu ortaya çıkan karmaşık süreç,konuyu aydınlatmanın ötesinde kafaları büsbütün karıştırmıştır.Suriye uçağımızı düşürme cüretini göstermiştir,füze ile veya uçaksavar ile düşürülmüş olmasının önemi yoktur, kuş avlamakta kullanılan "sapan"la düşürülmüş olsa idi , ne farkederdi,Hadi vazgeçtik karşılık vermekten hiç olmazsa "geyiğini" yapmasınlar,aslan gibi iki yetişmiş asker kaybettik.onların hatırasına saygılı olalım...

Funda Sanmaz