Devlet Güvenlik Mahkemelerinin, AİHM kararları uyarınca kaldırılması sonucu "Özel Yetkili Mahkemeler" kuruldu, Adalet sistemi, "temel hak ve özgürlükle" bakımından ,yağmurdan kaçarken doluya tutuldu. Özel Yetkili Mahkemelera yapılan en temel eleştiri, Savcıları, kendi insaf ölçüleri içinde( hukuk vicdanı değil) suçlamalar/ithamlar yaptıkları yönünde oldu. Yargılamaların adil olmadığı kanaati yaygınlaştı, HSYK'nın yapısal sorunları nedeniyle iddiia/ savcılık makamının, siyasetin hegomonyasına açık hale geldiğii ortaya çıktı..
Sonuç olarak, özellikle gizli tanık uygulamaları ile muhalif unsurları tasfiye etmenin aracı haline getirildi, adil yargılama bir yana, toplumun dokusunu bozacak yargı manipülasyonlarına alet oldu( Ergenekon, Balyoz, Şike davaları...)5. Yargı paketiyle kaldırıldı.

Bu sefer de, darbe teşebbüsü nedeniyle ilan edilen Olağanüstü Hal Kanunu gereği, yayınlanan Kanun Hükmünde Kararname ile; Savcılara olağanüstü yetkiler veriliyor.
Dikkat çekici bir örnek olarak;
Askeri bölgelerde dahi, gecikmesinde sakınca olan hallerde, sadece Savcının yazılı emri ile ve de üstelik Savcının katılımı aranmaksızın adli kolluk tarafından arama ve el koyma yapılabilecek. Kozmik odaya giriş kepazeliği gibi ,art niyetli tasarruflara açık bir düzenlemenin ,mahzurları geçmişte görüldü. Avukat bürolarında da savcının yazılı emri ile arama ve el koyma yapılabilecek.

Avukatların yetki alanlarında kısıtlamalara gidilebilecek, iddia makamının ,savunma hakkı/görevi üzerinde, tasarrufta bulunma yetkisi, yargılamada silahların eşitliğine aykırı ve Hukuk Devleti ilkesi bakımından ciddi bir geriye gidiş potansiyeli taşıyor.

Sonuç olarak, "sistem", Devlet Güvenlik Mahkemelerinden, Özel Yetkili Mahkemelere, şimdi de, süper yetkili Savcılara dönüştü, ilk ikisinden adil yargılama/yargılanma kaygıları ile vazgeçildi, süper Savcılar'ın, adaletin vicdanına göre yargı süreçlerini başlatma ve sürdürme sorumluluğu hayati önem taşıyor.



Adil Kararlı