Halep, Esad rejimi tarafından isyancı ve işgalci unsurlardan temizleniyor.
Kuşatma alanlarında kalan siviller kitlesel imha, en azından açlık tehditi altında, insani koridorlar vasıtasıyla tahliye edilmelerine çalışılıyor. BM ateşkes yoluyla, katliamları durdurma çabasında, Erdoğan da acil toplantı talep etmiş...

Rusya ve Türkiye'nin çabasıyla gerçekleştiği ilan edilen ateşkesi, Esad rejiminin bozduğu haberleri var.
Halep, Suriye üzerine yapılan hesapların çöktüğünün son noktası. Koalisyon güçleri adlı ucube topluluk, tarihin en büyük katliamlarına sebep oldu ama Esadı düşüremedi.

Irakta, şimdilik başarılı olan bölme harekatı, Suriye'de gerçekleşemiyor. Rusya ve İran, rejimi ayakta tutmaya kararlı. ABD (neocon takımı da), Trump sonrası, uluslararası işgal ihalelerine pey sürmeme üzerine bir politika değişikliğine gidiyor.

Batının Suriye projesi, Aylan Kürdi'nin fotoğrafında, tarihteki yerini aldı. Mezarları bilinmeyen binlerce masum, resmi tamamlıyor.
Bu ayıbın, üzerimize yansıyan beşeri maliyeti, milyonlarca yerinden yurdundan olmuş mülteci...

Suriye gerçeğinde, hiçbir politika öngörüsü gerçekleşmeyen, "stratejik derinlik" anlayışı, yeni mazeretler üretiyor.

Rusya, İsrail, İran, ve Baas zihniyetini (Suriye ölçeğinde mezhep taassubu), Abd ve koalisyon güçlerinin cephesinde, Türkiye düşmanı güçler olarak konumlandırılıyor.

Daha tehlikelisi, sunni karşıtı bir mezhepçiliğin, islam dünyasını, batı ile birlikte tehdit ettiği iddiası ileri sürülüyor.

Şam'da mırra içme hayali kuranlar, artık Şam'ın, Halep'in akibetine uğraması tehlikesinden bahsediyorlar.
Ergenekon davaları ile prestijine saldırılan ve 15 temmuzda, karargahı işgal edilen Tsk, sınırlarımızın hemen dibinde, kendilerine tahsis edilen alanda, mıntıka temizliği ile uğraştırılıyor, bu iktidar tarafından açılan koridordan geçip Kobani'ye ulaşan tereröristlerin tahribatını engellemeye çalışıyor, kuklacıların çapulcuları tarafından kayıplara uğratılıyor.
Zihniyet savrulması, gün be gün, değişik biçimlerde kendini gösteriyor...




Nazım Hakikatli