Canlı bombalar ve - 19/12/2016 |
|||||||||
Tweetle |
|||||||||
Bir hafta ara ile yeni bir katliam yaşandı.Bu sefer, seçkin komando askerleri halk otobüsünde çarşı iznine giderken, saldırıya uğradılar.
Dağlarda, terörle mücadele etmiş, amiyane tabiriyle, postu kaptırmamış kahramanlar,, şehrin göbeğinde tuzağa düşürüldüler. Şehirlerin, açılım sürecinde, patlayıcılarla doldurulduğu biliniyordu,son saldırılarla , canlı bombaların da her yerde olduğu anlaşılıyor. Sade suya tirit "resmi "açıklamaların, sadre şifa olmadığı açık. Uzun süreceği bilinen terörle mücadelede, ders çıkarılması gereken" gerçekler "göz ardı edilmemeli.. Ankarada gerçekleştirilen saldırıdan sonra, askeri personelin, toplu nakillerinde, çelik plakalar ile takviye edilmiş araçlar ile nakil ve "eskort" koruma zorunluluğu ortaya çıkmış ve bu yönde tedbirler alınacağı açıklanmıştı. Buna rağmen; öncelikle, halk otobüsü ile asker nakletmenin ve ,-yaralı asker ifadelerine göre-; yol güzergahında, araca sivil bir şahsın binip , patlamadan önce inişi garabetinin,, sorumluları kim, açıklanması gerekiyor..( ayrıca bir aracın otobüsü takip ettiği, yine yaralı askerlerin ifadelerinde var) Siyasi erk, sorumluluk konusunda, "teflon tava" gibi.. Askeri cenah'tan da bu yönde bir "tavır" gözükmüyor. İdare Hukukunda, sorumlulukların bu derece ihmali, "ağır hizmet kusuru" olarak değerlendirilir... Terörle mücadele, azami dikkat ve tedbiri zorunlu kılıyor.., sıradan retoriklerle geçiştirilecek zamanlarda değiliz... Gülbin Erdemli |
|||||||||
|