kimi saygın Anayasa hukukçularına göre; deve mi kuş mu olduğu anlaşılamayan anayasa değişiklikleri sonucu Cumhurbaşkanlarının partileri ile ilişkisinin kesilmesi zorunluluğu ortadan kalktı.. Cumhurbaşkanı da, vakit geçirmeden hem partili hem de Genel başkan oldu..
görünüşte durum anyasaya uygun, ancak, Siyasi Partiler Kanunu m. 11 değişik a fıkrası; genel anlamda kamu görevlilerinin siyasi partilere üye olamayacağını hükme bağlamış..
Cumhurbaşkanı da, yaptığı hizmet bakımından işçi niteliği taşımadığı için aynı yasak kapsamı içinde..
Bu durumda, Cumhurbaşkanının parti üyesi/genel Başkanı olaması, Anayasa'ya uygun, Siyasi Partiler Kanununa aykırı..
Normlar hiyerarşisinde kanunların anayasaya uygun olması gerekir. Siyasi Partiler Kanunu meriyette kaldıkça ,, Cumhurbaşkanın durumu , normlar hiyerarşisi bakımından "araf"ta bulunma hali gibi..
Cumhurbaşkanı seçimle geldikten sonra parlamenter sistemi/Anayasayı askıya almıştı, ..
Referandum sonrası, da siyasi partiler Kanununu askıya aldı ve partisinin başına geçti..
Hukuk devleti ve hatta Kanun Devleti bakımından , sürekli bir "askıda hükümsüzlük" durumu yaşanıyor..
Mevzuatı anayasa ile uyumlu hale getirmek detaylı ve yoğun bir parlamento çalışmasını zorunlu kılıyor..
, İstim arkadan gelecek de, istimi salacak kazan ne zaman çalışmaya başlayacak, ..
En önemli görev, Anayasayı fiili durumlara uydurmadan sorumlu parti olan Mhp'ne düşüyor.. şimdi de , Kanuni durumları Anayasa'ya uydurma zamanıdır..

Hicabi Dumanlı