Kulüplerimizin FiFA mali standartlarının üzerinde borçlu oldukları biliniyor. Bu nedenle, transfer blokajları ve uluslararası yarışmalardan men müeyyideleri uygulanıyor.
Türkiye'de, kimin bir derdi varsa, çözüm adresi Cumhurbaşklanı, son dönem siyasetin temel gerçeği bu.
Süper kupa sahibi Galatasaray da çareyi, Cumhurbaşkanı'na başvurmakla bulmuş ve görünen o ki, netice de almış.

Çözüm projesine göre, Kulüp, elindeki gayrımenkulleri TOKİ'nin değerlendirmesine sunma karşılığında borçlarını tasfiye etme imkanına kavuşuyor.

Cumhurbaşkanı, kapısına gelen herkese el uzatıyor, insani fıtratının mümeyyiz vasfı bu.
Siyasi mülahazalarla davranan biri olsa, Fetö denen yapının, bir dönem, yuvalanma imkanı bulduğu, kulübe bu kadar cömert davranmayabilirdi.

Kanlı darbeye teşebbüs eden bu güruh, futbol dünyasında, en çok Fenerbahçe'yi hırpaladı, Başkanı ve yönetiminden etkili kişiler "yüz kızartıcı şike suçlamasıyla" uzun süre tutuklu kaldılar. Diğer kulüpler, kişiler üzerinden hücumlara maruz kalırken, Fenerbahçe, nerdeyse bütün camiası ile hedefe kondu.

Şike kumpas davalarına, camia olarak direnen tek kulüp Fenerbahçe oldu, yollara çıktılar, herkes "acaba" diye, kumpasçı "yargıcıların" ağzının içine bakarken, isyan bayrağı çektiler.

Sonuçta kazandılar, haklı çıktılar... Yargılayanlar rüzgara karıştı, toz oldu.

Bir dönem, Galatasaray'a, kongre üyeliğinin de etkisiyle yakın gözüken, dönemin Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz'a seçim arefesinde, "sandıkta görüşürüz Mesut Bey" pankartı ile Saraçoğlu'ndan rest çekenler, şimdilerde ne düşünüyorlar bilinmez ama kulüplerin sorunlarının da giderek arttığı ve çözüm beklediği gerçeği ortada.


Ceyda Kızılırmak