Hollanda ile Uzun zamandır şekerrenk olan ilişkiler, parlamento alt kanadının aldığı 1915 olaylarını " soykırım olarak tanıma" kararı ile muhtemelen buz dolabına kaldırıldı.
Almanya sınırından, sızma harekatı ile Hollanda'ya duhul eden kadın bakan, arabasının içinde adeta karantinaya alınmış ve geri dönmek zorunda kalmıştı.
Neyin ısrarı olduğu pek anlaşılamayan direnme, tatsız bir şekilde ve diplomatik nezakete aykırı olarak sonlandırılırken, destek vermek için gelen Türkler de , köpeklere ısırttırılmış ve coplanmışlardı.
AKP ve Avrupadaki organizasyonları, sokakta güç göstermeye kalktıkları zamanlarda, bulundukları ülke otoritelerini de ürkütüyorlar.
İstedikleri yer ve zamanda kitlesel olarak politik eyleme geçince, yerleşik kurallar ile çatışıyorlar. Türkiyedeki hoşgörü olmayınca, sinirler geriliyor, gereksiz olarak tansiyonlar yükseliyor.
Dış politikada "efelenme " jargonu geçerli olduğu için, tatsız sonuçlar ortaya çıkabiliyor.
Durup dururken, AİHM , İsviçre vs. Perinçek kararı ile gündemden çıkmış olan 1915 temciti tekrar , alt seviyeden de olsa parlamento düzleminde aktüaliteye girdi.
İktidar sözcüleri, her zaman olduğu gibi, "yok hükmündedir" , "tanımıyoruz" başlıkları altında, Hollandalılara, tarih v.s dersleri verdiler..,
Dışişleri diplomatlarını sürekli "monşer" diye aşağıladılar.. Monşer, yumuşak, naif üslup sahibi, anlamında kullanılıyor muhtemelen.
Dışişlerinden sorumlu bakanlarımız, katiyetle , "taş fırın" üslubu ile konuşuyorlar, hiç oluruna gitme gibi bir kaygıları yok, genelde muhatapları "yukarıdan aşağı boyuyorlar" ve eş zamanlı olarak da, tarih ve demokrasi üzerinde diskur çekiyorlar.
Belki de bu nedenle, AB ilişkileri de, uluslararası ilişkiler de, cam bir satıh üzerinde , patinaj yapma biçiminde yürüyor..!!
Yakın geçmişte, Suudi kralı, kayıtsız şartsız saygı gördü, son dönemlerde Putin, Ruhani, Hamaney gibi figürler, en ziyade ihtimama mazhar oluyorlar. Özellikle batılılar, şamar oğlanı oldu, nerdeyse hallerine üzüleceğiz. Lübnan, ABD, dışişleri bakanına su vermedi, köpek muamelesi yaptı, şark adabını göz ardı etti.
Görüntüler böyle de, gizli görüşmelerde nasıl bir muhabbet gelişiyor, bilinmiyor, alış verişlerin, bu babalanmalardan etkilenmediği, dolu dizgin devam ettiği biliniyor, o zaman , "nedir bu şiddet, bu celal" , diye sormadan edemiyor, insan...


Baki Gönder